Yaşamın Pusulası Akıl mı Yoksa Duygular mı?

Yaşamın Pusulası Akıl mı Yoksa Duygular mı?

Yaşamın Pusulası Akıl mı Yoksa Duygular mı

Modernite bize “aklın ışığında düşünme”yi tembih etti. Ne inançlar, ne duygular ne de sezgiler bir anlam ifade etmiyordu. Modern hayatın gerçekliği, bilimin tiranlığı ve aklın buyurganlığı üzerine kuruldu. Yeni din “bilim” iken; “bilim adamları” bu dinin peygamberleri ilan edildi.

Modern yüzyıl anlayışı, akıl ya da rasyonel düşünme dışında her yolun (duygu, inanç, vb.) bizi felakete sürükleyeceğini, hayatımıza hiçbir fayda vermeyeceğini insanlara pompaladı durdu. Akıl ölçülebilirdi ancak duygular ölçülemez ve kontrol edilemezdi. Gözlenemeyen bir muğlaklık elbette insanı anlamak için kriter dahi olamazdı. Akıl, her şeyi açıklayabilir, anlatabilir ve her boşluğu doldurabilirdi. Bir noktaya kadar iyi tutan bu proje, bir noktadan sonra olamadı.

2000’li Yıllar

Takvim 2000’li yılları vurduğunda aklın dolduramadığı, eksik bıraktığı yerler ortaya çıktı. Akıl, yaradılıştan gelen tüm mükemmelliğine rağmen insanı açıklamaya yetmiyordu artık. İnsan, öylesine karmaşıktı ki, insanı salt bir akla indirgemek, aklın kusursuzluğuna rağmen yetmiyordu. Çünkü rasyonel düşünme mutlak iken; insan belirsizliklerle dolu bir varlıktı. Kurulan çok bilinmeyenli denklemler ruhu açıklamaya yetmiyor, matematik insan ruhuna sığ kalıyordu. 2000’li yıllar, bilimin hükümranlığının ve mutlak aklın sorgulanmasıyla başladı. Başlangıçta elbette zordu. Akıldan daha üstün ne olabilirdi ki? Akıl insanı anlatmaya ve açıklamaya yetmiyorsa, neyin kudreti yeterdi ki insanı anlatmaya? Bilim insanlarının kafalarında deli sorular dönedursun, çağ kendi yolunu ve kaderini hiçbir şeye aldırış etmeksizin çiziyordu. Aklı bağrına basan yeni yüzyıl, kalbinde bir şeye daha yer açtı: duygular. İnsan ruhuna el uzatabilmek için hayatımızda duygulara, inanca, aklın yanı sıra bir kalbe ihtiyaç olduğu aşikardı. Geçmiş zamanlarda sırf ölçülemediği, gözlenemediği için itibarsızlaştırılan duygular, 2000’li yılların en büyük keşfi oldu.

Yaşamın Pusulası Akıl mı Yoksa Duygular mı

Yaşamın Pusulası Duygulardır!

Eski zamanlarda sadece rasyonel varlıklardık. Bugün ise hem rasyonel, hem sosyal, hem de psikolojik varlıklar olarak kabul ediliyoruz. Evet duygularımız var ve hepsi gerçek. Akıl evet yetmiyor bazen. Bazen sadece duygular, ruhumuzun anlaşılmaz dilini bize tercüme edebiliyor. Ağlamak, duygusal davranmanın itibarsızlaştırıldığı bir çağdan duyguların ve aklın sentezlendiği bir çağa ayak uydurmak elbette kolay değil ama aslında özümüz bu. İnsanın iki gerçekliği var: biri akıl, biri kalp. Hangisine ne zaman ve ne kadar ihtiyaç duyduğunuzu belirleyecek olan sizsiniz. Bu ise kişinin kendini bilmesi ve tanımasıyla mümkün olacaktır.

Duygularınızı Paylaşın!

İnsanlarla iletişiminizi güçlendiren ya da zayıflatan en temel faktör duygularımızı paylaşmak ya da paylaşmamaktır. İçimize attığımız, biriktirdiğimiz, ruhumuzda üst üste koyarak altında ezildiğimiz hislerimizi uygun bir üslupla anlatmaktan daha doğal bir şey var mı ?

İnsan duygusal bir varlıksa eğer duygularını paylaşmasında hiçbir ziyan yoktur. İnsanların birikmiş duygularını anlatmanın üç yolu vardır: ağlamak, gülmek ve kızmak. Kızma eylemi olumsuz bir hal gibi görünse de kızma duygusu da, doğru okunduğunda, insana yol gösterebilir. Kızgınlık, doğru ve yanlışı ayırt edebilmemiz için gereklidir. Bazen yanlış ifade edilmiş ve pişmanlık duygusu yaratan bir kızgınlık bile insana çok şey öğretir.

İnsana yol gösteren en güzel his ise sevgidir. Cahit Zarifoğlu’nun da söylediği gibi bir kalbimiz vardı, onu hatırlamalıyız belki de. Sevgi var ise insan en dipsiz göllere girebilir, en bulanık suları arıtabilir, en soğuk kışları bahara, en sert rüzgarları ılık ve usul usul esen bir sam yeline dönüştürebilir.

Uzun lafı kısası, güçlü bir iletişim için duygularınızı eşinize, arkadaşınıza, dostunuza, iş arkadaşlarınıza anlatmaktan çekinmeyin. Çünkü bizi biz yapan şeylerden biri düşüncelerimizdir diğeri ise duygularımız.

İnsan; aklıyla olduğu kadar, kalbiyle de insandır.

Mutlu bir hafta dilerim.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir