Peygamberimiz Eşleri İle Nasıl Şakalaşırdı?

Peygamberimiz Eşleri İle Nasıl Şakalaşırdı?

Peygamberimiz Eşleri İle Nasıl Şakalaşırdı

Peygamberimiz Nasıl Şaka Yapardı?

Siyer, en geniş anlamı ile Peygamber Efendimiz (sav)’in hayatının tamamıdır. Hâl böyle olunca yalnız önemli dini meseleler değil, gündelik hayatın küçük denecek meseleleri de vardır Siyer’de.

Mesela Peygamberimiz (sav)’in hayatına baktığımızda; hem örnek bir insan hem peygamber olarak;  ashabıyla, eşleri ve torunlarıyla şakalaştığını, sık sık tebessüm ettiğini ve ettirdiğini görüyoruz.

Ölçülü ve yerinde olduğu müddetçe şaka yapmayı Hz. Muhammed (sav)’inde tasvip ettiğini Siyer kitaplarından okuyoruz.  Hz. Muhammed (sav) tebessüm etmeyi ve nezaketle şaka yapmayı severdi. Hatta;

“Ben sadece doğruyu konuşurum, haktan başka bir şey söylemem”

buyurarak şakayı dâhi ciddiye aldığını görüyoruz.

Eşleri ve Torunları ile Şakalaşırdı

Hz. Peygamber ashabı ile şakalaştığı gibi, eşleriyle, sokakta oynayan çocuklarla ve ihtiyar kadınlarla da şakalaşırdı. Ailedeki sevgi ve muhabbeti artırmak için her hâl ve davranışta bulunur ve eşlerin birbirleriyle şakalaşmasının kalbe sevinç ve ferahlık verdiğini söylerdi.
Hz. Enes de, Allah Rasûlü (sav)’nün hanımlarıyla beraber olduğu zaman insanların en hoşu ve en şakacısı olduğunu aktarıyor.

Hz. Aişe rivayet edildiğine göre: “Bir gün Allah’ın Rasûlü benimle koşarak yarıştı ve ben kendisini geçtim. Zamanla şişmanladığımda benimle tekrar koştu ve bu sefer beni o geçti.”

Yine Hz. Aişe ve Hz. Sevde validelerimiz arasında geçen bir hadisede de Peygamberimiz (sav)’in şakaya iştirak ettiğini görüyoruz.
Bir gün Hazret-i Aişe (ra), bulamaç pişirmişti. Efendimiz, sofraya eşlerinden Hazret-i Sevde (ra) ile birlikte oturdu. Hz. Sevde bulamacı yemiyor, Hazret-i Aişe ise yemesi için ısrar ediyordu. Hazret-i Sevde ve Hazret-i Aişe’nin arasında oturan Efendimiz, onlara müdahale etmeden onları izliyordu. Hazret-i Aişe Annemiz, Hazret-i Sevde Annemize:
“-Yemezsen yüzüne sürerim.” dedi.
Sevde Vâlidemiz, yememeye devam edince Hazret-i Aişe, bulamacı onun yüzüne sürdü. Bunun üzerine Efendimiz (sav), Hazret-i Sevde’nin elini alıp bulamaca batırdı ve:
“-Sen de ona sür!” dedi.
Daha sonra onların hâlini gülerek izledi. (Heysemî, Zevâid, 4, 315-316)

Yalan ve Kırıcı Şakaları Yasakladı

İnsan şahsiyetini, onurunu rencide eden bütün söz ve hareketler, kul hakkını çiğnemektir. Toplum düzeni, bütün fertlerin haklarına riayet etmekle sağlanır. Kendi hakkının çiğnenmesini arzu etmeyen insanın, bir başkasının hakkını gözetmesi kaçınılmazdır. Yalanla eş anlamlı şakalar, bizzat yalan olduğu için haramdır. Ancak şaka, yalan, alay, hakaret gibi aşağılayıcı manada olmamak ve aşırı gitmemek kaydıyla yapılırsa buna müsaade edilmiştir. Muhatabı küçük düşürecek şekilde yapılan fiilî ve sözlü şakalar da Hz. Peygamber’in hadisi ile yasaklanmıştır:

Hz. Peygamber bir grup Müslüman ile birlikte bir yolculuğa çıkmıştı. Akşam namazı kılındıktan sonra, yorgunluktan uyuyanlar oldu. Birisi bir urgan alıp yanında uyuyan arkadaşının ayağına bağladı ve çekti. Neye uğradığını anlamayan o kişi korkup bağırdı. Hz. Muhammed (sav) bu hareketten hoşlanmadığı için:

“Hiçbir Müslüman’a, diğer bir Müslüman’ı korkutmak helal değildir”

diye buyurdu.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir