Öyle Ölüler Var ki Bizi Yaşadığımızdan Utandıran

Öyle Ölüler Var ki Bizi Yaşadığımızdan Utandıran

Öyle Ölüler Var ki Bizi Yaşadığımızdan Utandıran

Abi, Mahmut çıkamadı. Mahmut çıkamadı. Beni bırakın onu alın abi. Onun karısı hamile

Bu sözler duyduğum andan itibaren yüreğime, ciğerime öyle bir oturdu ki başka bir şeye yer yok orda. Belki ölümle burun buruna gelmiş olanlar kadar değil, belki bu dünyadan göçenlerin geride bıraktıkları kadar değil ama yanıyor işte. İçin için yanan bir ateş var benim de ciğerimde.

Faciadan reyting çıkarmak isteyen haber kanalları hayatını kaybedenlerin hikâyelerini anlatıyor, o gün eşini uğurlarken hazırladığı sofrayı aynen hazırlatıyor acılı kadınlara ‘işte o gün de bunları hazırlamıştı Ayşe hanım eşine’ diyor. Ayşe Hanım, kenarda gözü yaşlı. Ayşe Hanım ağlamaktan konuşamaz olmuş ama iki gün sonra aman bizi unutmasınlar diye katlanıyor bu yapılan maskaralığa.

Bitmiyor, oradan küçük bir kız bulup soruyorlar ‘baban seni nasıl severdi?
(Allah, cezanızı versin, kız en fazla altı yaşında!)

Canım yavrum derdi’ diyor, boynu bükük. Kanalı değiştirip değiştirip yeniden açıyorum. Hem dayanamıyorum hem uzaklaşamıyorum.

Dünyanın orta yerine geçip avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum; ALLAH KAHRETSİN! Ya kahhar diyorum. Allah hepinizi kahretsin!

Hayır, canını zor kurtarmış adamın sedyeye yatarken ‘çizmelerimi çıkarayım mı sedye kirlenmesin’ demesi beni mutlu etmiyor. ‘Ne insanlar var’ diye duygulanmıyorum. Bu insanlara kendilerini bir sedyeden değersiz hissettiren dünyaya öfkeleniyorum. Ciğerlerim patlayana kadar; ‘alın teriyle, kazancına haram karıştırmamış sayılı insanları bu kadar mahcup hissettiren düzeni Allah kahretsin’ diye bağırmak istiyorum. Belki bizim için değil ama onlar için daha hızlı yardım ulaştırırlar umuduyla ‘Aşağıda mühendisler de var’ dedirtecek kadar değersiz hissettiren düzeni Allah kahretsin!

Biz burada yüzlerce insanın üzerinde-üstüne basarak hayat sürenler birbirimizle yarışmaktan, haklılık yarıştırmaktan, kimin sesi en yüksek çıkacak diye didişmekten başka ne yapıyoruz? Her grup kendini savunup ötekini suçlamak peşinde, saçma sapan komplo teorileri üretenler ya da yanlış bilgilerle olayı manipüle edenler… Kimse kimseden daha masum değil. Bu herkesin alnında bir leke olarak kalacak, kalsın da.

Öyle Ölüler Var ki Bizi Yaşadığımızdan Utandıran

İnsanlar öldü. İnsanların babaları öldü, kocaları, nişanlıları öldü, daha doğmadan yetim kaldılar. Ben artık hiç kimsenin samimiyetine inanmıyorum. Ben artık kendi saçma sapan dertlerimden utanıyorum, insanlığımdan utanıyorum.

Şairin dediği gibi:

“Öyle ölüler vardır ki,
ben onların öldüklerini düşündükçe,
vakit olur,
yaşadığımdan utanırım.”

Mahmut abiyi çıkarmışlar ama bu güzel. Bu bir damla ferahlık.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir