79 Yıl Sonra Gelen Seçilme Özgürlüğü

79 Yıl Sonra Gelen Seçilme Özgürlüğü

79 Yıl Sonra Gelen Seçilme Özgürlüğü

Ortaokul bitip liseye başladığımda imam hatip lisesine bile başörtülü giremiyorduk-mezun olmadan çözüldü, lise bitip üniversiteye başladığımda katsayı problemi nedeniyle yalnızca ilahiyat fakültelerine gidebiliyor ve ilahiyat fakültesinde bile başörtüsü üzerine şapka takmak zorunda kalıyorduk- mezun olmadan hem katsayı hem üniversitede başörtüsü problemi çözüldü. Üniversite bittiğinde sadece imam hatip liselerinde kapalı öğretmenlik yapabilirdim, yüksek lisans bittiğinde istediğimiz bütün okullarda başörtümle öğretmenlik yapabiliyorum.

Bunları hatırlatıyorum çünkü bu hafta dünya için bile büyük Türkiye için çok daha büyük, başörtülü kadınlar içinse tahmin edilemeyecek büyüklükte bir olay yaşadık. Kadınlara seçilme özgürlüğü verilmesinden 79 yıl sonra başörtülü kadınlara da seçilme özgürlüğü verildi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne dört tane başörtülü milletvekili girdi. Bu olay özelikle benim yaşıtlarım için öylesine büyük ki hepimiz ‘gerçekten oldu mu?’, ‘halloldu mu?’ diye birbirimizden teyit alma ihtiyacı duyduk. İnanamıyoruz; çünkü Merve Kavakçı, bizim kuşağın henüz başörtüsü takmaya başladığı yıllarda milletvekili seçilmiş fakat meclise girmesine izin verilmemiş, kovulmuş, aşağılanmış hatta sonunda vatandaşlıktan çıkarılmıştı. Bir başörtümüze bir kendimize bir televizyonda izlediklerimize bakıp bir daha başörtümüze bakıp gelecekte bizi nelerin beklediğini düşünüyorduk.

Puanımız kırılacak olsa da imam hatip lisesine, öğretmenlik hakkımız elimizden alınsa da ilahiyat fakültesine gittik; bitirdiğimizde hak ettiğimiz yerlerde çalışamayacak olsak da üniversitelerde okumaya devam ettik Allah’a tevekkül ettik, şimdi sabrımızın, teslimiyetimizin karşılığını alıyoruz. Bunu ‘rövanş’ olarak adlandıranlar bir de bu açıdan baksın. Rövanş alma niyetinde olsaydık o zaman Merve Kavakçı’ya İran’ın Afganistan’ın yolunu tarif eden Fatih Altaylı, Ertuğrul Özkök gibilerine şimdi biz de tarif edecek yerler bulurduk.

Bu sefer yeterli güce sahip olmadıkları için kimse başörtülü vekilleri kovmaya yeltenmedi (birkaç cılız ses dışında) ama sormak istiyorum hiçbir seferinde sonuna kadar izlemeye tahammül edemediğim Şafak Pavey’in konuşmasını izlediniz mi? İzlediyseniz şayet şunlara ne dersiniz; neden karşısındaki insanların anlama güçlüğü varmış gibi neredeyse heceleyecek kadar yavaş konuşuyor? Neden başörtülü milletvekillerinden bahsetmek üzere çıktığı konuşmasında ‘çamlıca parkı, dar pantolon, çiçekli başörtülü kızlar, öpüşmek, Atatürk’ anahtar kelimeleriyle anlamsız cümleler kuruyor? Gülümseyerek konuşuyor diye aba altından gösterdiği sopayı fark edemeyeceğimizi düşünüyor olabilir mi?

Aslında en çok merak ettiğim şey şu; tebrik etmek, ne mutlu daha özgür bir meclisteyiz artık darısı daha da özgürleşeceğimiz günlere demek bu kadar mı zor?

Herkesin eğitim görme hakkı vardır –başörtülüler hariç-, kadınların çalışma hakkı vardır –başörtülü olanları hariç-, bütün kadınların seçilme hakkı vardır –başörtülü kadınlar hariç- bütün bunları şükürler olsun ki aştığımız insani haklarımızı yeni elde ettiğimiz şu günlerde bize özgürlüğümüzü bir lütufçasına verdiğini zanneden ve sıkı sıkı tembihleyen unutmayın ‘özgürlük sorumluluk getirir’ diyen dönemin yasakçı zevatına tek sözüm sen özgürlüğüme karışma yeter özgürlüğümle ne yapacağım benim problemim!

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir