Verimli Bir Ramazan İçin 9 Manevi Tavsiye

Verimli Bir Ramazan İçin 9 Manevi Tavsiye

Ramazan Ayı

Birçok şeyin madde ve şekilcilikle ölçüldüğü zamanlardan geçiyoruz. Farkında olmadan en ulvî değerlerimizin bile somutlaştırılarak sorgulandığı, bu metotla en kıymetli hazinelerimizin sıradanlaştırılarak küçük-büyük birçok değerimizi yitirdiğimiz bir imtihanın içindeyiz. Üstelik bütün bunlar, gözümüz açık olduğu hâlde benliğimizden, kültürümüzden ve ailemizden itinayla çekilerek ruhumuz duymadan kaybettiklerimiz…

Rahmet, bereket, yenilenme ve bizler için bahar ayı mesabesinde olan Ramazan da bu yok oluştan payını aldı, almaya da devam ediyor. Ama o bütün yaralanmalarına, kırıklıklarına rağmen her sene aynı iştiyakla hanelerimize girerek bizi yeniden kul olmaya, değerlerimize sahip çıkmaya dâvet ediyor.

İslâm; inanç, niyet ve teslimiyet dinidir. Müslümanın güç aldığı kudret, kalbinin en derinlerinde hissettiği manevi bir merkezden, varlıkların her zerresinde bin bir ahenk ile zuhur etmiş somut/müşahhas varlıklara kadar şümullü tecellilerdir. Ramazan Ayı ise, bu tecellilerin ruhaniyetimize seviye kazandıran ibadetler vasıtasıyla görüş alanımıza daha fazla girdiği, maneviyat semasının en parlak olduğu aydır. Hâlis bir niyet ve gayretle gireceğimiz bu ay, nice manevi güzelliği hayatımıza kalıcı olarak katmak, nice aradığımız yitiklerimizi bulmak için büyük bir fırsattır.

Verimli Bir Ramazan İçin Manevi Tavsiyeler

Şekilde Değil Özde Verimli Bir Ramazan

Her sene Ramazan Ayı’nda dimağlarda aynı soru; “Nerede o eski Ramazanlar?”. Son zamanlarda ise bu soru yerini yavaş yavaş: “-Nerede o eski Ramazan ruhu?” sorusuna bırakıyor. Çünkü “On bir ayın sultanı” için madden ciddî hazırlıklar, görsel sunum ve programlar yapılıyor, ancak o ruh hâlâ kayıp…

Peki, o ruhu nerede bulabiliriz? Bu ayda vakit, âdeta genişleyerek kendinden çok daha fazlasını sunar insana… Vaktin ve ayın bereketinde şekilci değil verimli bir Ramazan için dokuz tavsiyem olacak:

  • 1- Otuz gün için “otuz konu” belirleyerek en az yarım saatimizi o konuya ayırmak… Bir insanla iyi geçinmenin yolu, onu iyi bir şekilde tanımaktan geçtiği gibi bir şeyi en güzel yaşamanın yolu da onu çok iyi bilmekten geçer. Kendimize dönüp sorgulayalım, İslâm hakkında ne biliyoruz; bu bilgilerimiz ne kadar sağlam kaynaklara dayanıyor ve hangi seviyede? Değil başkalarını, önce kendimizi tatmin edebiliyor muyuz? Otuz günün her birine tefsir, hadis, fıkıh, İslâm Tarihi, önemli şahsiyetler, halifeler gibi konuları sıralayarak her yeni günde ilmin tazeliğiyle kendimizi canlandırabilir, bu konulardan ömrümüzün kalanında müstefit olacak şekilde kendimizi programlandırabiliriz.
  • 2- İslâm, sosyalleşme ve cemaat dinidir. Gayeye, Allah rızasını koyarak otuz günün her birinde belki hayat telâşı, belki başka engeller sebebiyle daha önce aramadığımız arkadaş ve akrabalarımızdan birini arayarak gönüllerde karşılıklı filizler yeşertebiliriz.
  • 3- Muhâsebe; hazır duygu ve düşünce dünyamız böylesi dingin ve selim bir ortam bulmuşken günün belirli bir vaktinde geçmiş hayatımızı gözden geçirerek hayatımızda nelerin eksik, nelerin fazla olduğunu tartabilir, bunları bir kâğıda yazabilir ve onları düzeltmek niyetiyle ilk adımı atabiliriz.
  • 4- Sorgulama; bir İslâm mümessili olarak yaptığım işin en iyisini yapabiliyor muyum? Mesleğiniz her ne ise; doktor, ev hanımı, yazarlık, hizmet, hocalık, idarecilik, ticaret… İşinizin ne olduğu değil, o işi ne kadar iyi yaptığınız önemli… Bu Ramazan Ayı’nda mesleğimde de tecdit yaparak, “İslâm mümessili bir hanım olarak, yaptığım işin en iyisi olacağım!” niyetiyle yaptığımız işi gözden geçirmek.
  • 5- Hayata gönderiliş gayem Allah’a kul olmaksa, ben bu gayenin hakkını daha iyi nasıl verebilirim? Kul olarak neleri eksik yaptığımızın listesini hazırlayarak her yeni günde, bir kötü alışkanlığımızı hayatımızdan çıkarmaya niyet etmek ve bunun için ciddî ve samimi bir gayret sarf etmek…
  • 6- Okuma alışkanlığı… Okumak, insanı, tabiatı, kendini, hâdiseleri okumaktır. Okudukça insanın bakış açısı, hayata mana vermesi ve onu tahlil edişi gelişir. Bu ay, okuma alışkanlığını kendimize kazandırmak için büyük bir fırsat! İslâm’ı en güzel yaşamanın yolu, Peygamber Efendimiz ’in izini takip etmekle mümkündür. Onun izini, yolunu şaşırmadan takip etmek ise, O’nun hayatını çok iyi bilmekle doğru orantılıdır. Ramazan ayında her bir haftaya farklı bir siyer kitabı programlayarak Sevgili Peygamberimiz ’in hayatını muhtelif kaynaklardan öğrenmek… Bunun dışında yaşadıklarımızı ve öğrendiklerimizi sağlamlaştırmak adına bu ayda okunabilecek başka bir kaynak olarak, Muhammed Hamidullah’ın “İslâm’a Giriş” kitabını tavsiye edebilirim.
  • 7- Otuz günün her birinde bir Sünnet-i Seniyye’yi hayata geçirmek.
  • 8- Tekrar; geçmişte ezberleyip unuttuğumuz çok kıymetli dua ve süreleri tekrar etmek, onları yeniden hayatımıza kazandırmak.
  • 9- Fonksiyonunu kaybetmiş, uyku hâlinde olan ailevi ve kültürel değerleri yeniden uyandırarak; önce kendimizde sonra ailemizde bu değerleri yeniden yaşatmak, sevdirmek için farklı çözüm ve uygulamalar düşünmek.

Ruh ölmez, eskimez, değişmez. Ramazan da her sene aynı dinamik, şevk dolu ruhuyla mü’minlerin hanelerine baharları müjdelemek için heyecanla geliyor. Gözlerimizin önündeki maddecilik tozlarından onun ruhunu göremeyen bizleriz! Bu Ramazan şöyle bir silkelenip biz de onu, onun kadar dinamik bir ruhla kucaklayalım dostlar, var mısınız?

Yazı: Büşra Küçüksucu – Şebnem Dergisi

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir