Sünnetten İlhamla Sosyalleş

Sünnetten İlhamla Sosyalleş

Dua Etmek

Sosyalleş!

Sosyalleş ve bunu sünnete uygun yap.

Sosyolojiye giriş dersinin açılış cümlesi gibi olmayacaksa şöyle başlamak istiyorum; insan sosyal bir varlıktır. Daha doğrusu; insan sosyalleşmeye ihtiyaç duyan bir mahluktur. Bir dağ başında münzeviliği seçmediğimiz sürece bu böyle.

Bütün toplumlar sosyal hayata şekil veren asgari müşterek kurallara sahiptir. O halde bugünkü anlamıyla milletin çok üstünde bir kavram olan İslam dininin de sosyal hayata getirdiği bir ölçüdür. Hz. Peygamber (sav) bu ölçünün bizzat kendisidir. Yaşayan Kur’an, dünyaya güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş olandır. Dolayısıyla O’na ümmet olmakla şereflenmiş bizler hayatımızın her alanında olduğu gibi insan ilişkilerinde de O’nu örnek almalıyız. Çünkü temel gayemiz Hz. Peygaber’e benzemek, O’nun gibi olmak olmalı. O’nun gibi ahlaklı, O’nun gibi emîn, O’nun gibi… En azından gayretimiz bu yönde olmalı.

Bu sebeple Hz. Peygamber’in sosyal hayatından kendimize pay biçeceğimiz bir kaç örnek vermek istiyorum.

Bilindiği gibi Ebu Hüreyre, Peygamber’imizin evine sıkça giren onunla oldukça vakit geçirmiş ve çokça hadis rivayet etmiş bir sahabedir. Ebu Hüreyre, “Resulullah’ın gülümsemediği bir an bilmiyorum” demiştir. Savaşta bulunan, defalarca oğlunu kaybetmiş bir insanın gülümsemediği bir an elbette olmuştur ancak burada kasıt Resulullah’ın (sav) her daim yüzünde bir tebessüm olmasıdır. Mütebessim bir ifadesi vardır. Yani suratı asık, kaşları çatık, şikayetçi bir ifadeyle dolaşmamış, insanlara bu şekilde yaklaşmamıştır. O halde, mütebessim ol!

Tebessüm Etmek

Gün içinde farklı kültürlerden, farklı inançlardan, farklı donanım ve seviyeden insanla iletişim kuruyoruz. Bazısıyla işimiz gereği bazısıyla akrabalık, komşuluk gereği… Çoğusuna pek çok zaman tahammül edemiyor yahu bu da sorulur mu? Bu da böyle söylenir mi diye kızıyor hafif hafif laf dokunduruyor belki ufak tartışmalara giriyoruz. Efendimiz insanların eski inançlarına neredeyse tamamen zıt eski alışkanlıklarının aksi yönünde bir dini tebliğ ettiğinde kim bilir neler yaşadı, ne gibi sorular ve sorunlarla karşılaştı, bu yeni dini nasıl anlattı?

Bir gün efendimizin yanına ashabın gençlerinden biri gelip “Yâ Resulullah ben falanca ile zina yapmak istiyorum. Bana müsaade eder misin?” diye sorduğu zaman efendimiz ne yaptı? İslamın tamamen, kesinlikle yasakladığı bir şey için izin istediğinde ne dedi? Huzurundan kovdu mu? Kızdı mı? Sesini yükseltti mi? Hayır. Ona yönelttiği bir kaç soruyla empati kurabilmesini sağladı. “Senin annen var mı? Kız kardeşin var mı? sorusuna ‘evet, var’ yanıtını alınca onlara böyle bir şey yapılmasını ister misin?” diye sordu. Genç elbette hatasını farketti. Peki Efendimiz, kızıp yanından kovsa aşağılasa dininin zayıf olduğunu söyleyip gönderseydi yanından genç yine “Resullullah’ın yanına giderken bana zinadan daha cazip gelen bir şey yoktu ama oradan ayrılırken bana dünyada ondan daha kötü gelen hiç bir şey yoktu” der miydi? Elbette hayır. İnsanlara saygı ile yaklaşmak, onları dinlemek ve makul cevaplarla karşılık vermek her zaman daha etkili olacaktır. Doğru iletişim ve saygılı muamele ile ulaşamayacağımız insan yoktur. O halde, iletişim dilin saygılı olsun ve empatiye izin ver.

Sosyal Yaşam ve Sünnet

Buna benzer diğer bir örnek ise Peygamberimiz Efendimizin “Kavminde saygı gösterilen, ileri gelenlerden olan insanlara ona göre davranılsın” sözüdür. İlk duyuşta “Nasıl yani, insanların sosyal statülerine göre mi muamele edelim yani, hani üstünlük yalnız takvadaydı?” demiş olabilirsiniz ancak bu hadisin açıklamasına bakalım bir de. Herkes en azından bir kişi için saygıdeğerdir. Yani toplumun genelinde saygıdeğer bir konumda olmayabilir, mesleki olarak iyi bir mevki sahibi olmayabilir ama o kişiye de saygı duyan birileri var. Ailesi mesela. Çocuklarının gözünde çok büyük biri, eşinin gözünde yahut ana babası için çok değerli. O halde birilerinin saygı duyduğu bu insana gerçekten saygı değer biri gibi muamele et.

İletişimin çift taraflı olduğunu unutmadan her zaman saygıyı, şefkati, iyiliği başkasından beklemeyip bir müslümanın olması gerektiği gibi örnek olmalı. Bu nedenle asıl ‘örneğin’ izinden gitmeye azami özen göstermeli.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir