Sanki Martılar Uçarken Vuruluyor Gibi…

Sanki Martılar Uçarken Vuruluyor Gibi…

Kız Çocuğu Yetiştirmek

Tesellisi olan kelimelerim, bir matemi bahara çevirecek mevsimlerim yok. Bu kez buz kesmiş bir şubat var ve hüzünlü kelamlar. Bu kez ilikleri donduran bir soğuk; hayretten dehşete, dehşetten öfkeye savrulan bir kış var elimizde. Ta ki Havva’dan bu yana kadına dair her acı, dökülen her gözyaşı, her aşağılanma, her zulüm, her ızdırap martı çığlıklarında taşınıyor gibi. Gökyüzü kan revan, sanki martılar uçarken vuruluyor gibi…

Özgecan Aslan

Hiç Olmazsa Bu Konuyu Ekseninde Tartışın!

Özgecan Aslan, henüz daha yaşamın çok başındaydı. Muhakkak ki hayalleri, umutları, beklentileri vardı. Olmadı. Olamadı. Sonrası boğazımızda düğüm. Sonrası boşluk, sessizlik, sükut. Bu coğrafyada yaşayan ve yaşamayan herkesin kalbini yangın yerine çeviren bir zulüm. Her birimizin kendi sükutunda haykırdığını biliyorum. Birbirimizin aklından geçenler, birbirimizden farklı değildi muhakkak.

Her şey bu kadar kötüyken, gölgemizle dahi konuşmuyorken, üstelik kimse de birbirini teselli edemiyorken beklentimiz; hayat görüşü, inancı, siyasi fikri ne olursa olsun herkesin tek bir ağızdan konuşmasıydı. Ancak bu yine mümkün olmadı. Aramızdaki fırsatçılar, bu olayı da sulandırmayı başardı. Aramızdaki bazıları, yitip giden bir insandan değil de sanki bir futbol maçından bahseder gibi konuştu, konuşmaya da devam ediyor. Aramızda, kadın düşmanlığının zirvesinde bulunan bazı kadınlar, deniz seviyesindeki zekalarıyla ahkam kesmeye başladı, hala da kesiyor. Aramızdaki bazıları samimiyetsizce ağlayıp, bıyık altından gülüyor. İşte o “bazılarından” nefret ediyorum.

Hayatınızdaki bir konuyu da kendi bulunduğu eksende tartışın. Hayatınızdaki bir konuyu da sadece insan sıfatınızla tartışın. İnsan meziyetiniz yoksa hiç tartışmayın! Bazen susmak, konuşmaktan daha hayırlıdır. Sözleriniz incitecekse lütfen konuşmayın.

Anne ve Babaların Erkek Çocuk İstemesi

Erkek Çocuklarına Verilen Sınırsız Özgürlük…

Bulgurun suyu çektiği gibi ne kadar konuşulsa hep eksik kalan bir şeyler var bu konuda. Kadınları hizaya getiren, onlara gerektiğinde ayar verme yetkisine sahip olan erkeklere bu yetkiyi veren elbette toplum. O yüzden erkekler, kendini otorite olarak görüp, otoriteye itaat etmeyeni yok etme hakkını kolayca kendinde bulabiliyor. Ancak ahlaktan yoksun bir otoritenin kimseye bir yararı olmayacağı çok açık.

Kadın olmak her çağda zordu azizim… Neydi kadın olmayı bu denli zor kılan? Kadın olmayı zor hale getirenler yine kadınlardı ve elbette ki erkekler. Herkes elini vicdanına koysun. Erkek çocuk sahibi olmayı, kız çocuk sahibi olmaya tercih eden o kadar çok anne biliyorum ki. Erkek çocuk doğurduğu için kendini ayrıcalıklı sayan annelerden bahsediyorum. Kız çocuklarına ilk ayrım ebeveynlerinden geliyor. İkinci ayrım toplum baskısı. Kız çocuklarının okutulmaması gerektiğine inanan bir çevrede ve dönemde büyüdüm. Okutup da ne yapacaksın diye başlayan cümlelerin gerisini getirmek dahi istemiyorum. İşte böyle böyle aile, okul, iş hayatı derken bu ayrım giderek keskinleşiyor ve kadınları aciz, itaatkar, kendinden şüphe eden bir şekle bürüyor. Böyle olmayan kadınlar ise toplumdan dışlanıyor.

Erkek ve kadın arasındaki ayrım, bir cinsiyet ayrımı düzeyinde takılmış durumda. Kadına değer biçen bir toplum olmayı hala öğrenemedik. Bunu öğrenemediğimiz gibi erkeklere her konuda sınırsız özgürlükler tanıyarak onların illegal davranışlarını meşrulaştırdık. Çok uzağa bakmaya gerek yok. Sadece atasözleri ve deyimleri incelemek bile bu durumu kanıtlamaya yetiyor. Erkekleri ve erkekliği yücelten deyim ve atasözlerini saymaya çalıştım, sayamadım. Hepsinin kısa özeti şu: erkeksen güçlüsün, güçlüysen her şeyi yaparsın!

Anne ve babalar… Lütfen erkek çocuklarınıza bu sınırsız özgürlüğü artık vermeyin. Onlara haram ve helalin, namusun, ahlakın sadece kız çocuklarının taşıması gereken bir özellik olmadığını, erkeklerin de bu özelliklere sahip olmaları gerektiğini ve ancak bu şekilde gerçek anlamda ‘adam’ olacaklarını öğretin.

Türkiye'de Kadın Olmak

Haz Toplumu

Düşünmeden tüketmeyi, sürekli haz duymayı empoze eden küresel yaşam stratejisi, kapitalizmin kokuşmuş senaryolarından biri. Hep daha çok, hep daha fazlası… İşte bu kof strateji, şımarık bir çocuk gibi her gördüğünü isteyen baskın bireyleri yarattı. Bencil, sorumsuz, hayatta herhangi bir amacı, davası olmayan insanlar… Sonuç gördüğünüz gibi hüsran.

Haz toplumunu destekleyen en önemli yapı elbette ki medya. Televizyonlarda gösterilen diziler, reklamlar, sosyal medya mütemadiyen hazzın en büyük körükleyicisi. Hazzın metası ise şüphesiz kadınlar. Kadını obje olarak ön plana çıkaran bu tür etkinliklere çeki düzen vermeli.

Haz toplumları, nefis kontrolü olmayan, dürtüsel toplumlardır. Haz toplumları bencil, çıkarcı ve şekilcidir; bilişselliği düşük, muhakeme gücü zayıf toplumlardır. Haz toplumları, psikopatların ana vatanıdır. Modern toplumlarda bu durumu önlemenin ve topluma güven telkin etmenin en iyi yolu yasalardır.

Erkeklerin Kadınlara Karşı Davranışları

Kaybettik Beyler Dağılın!

Kabul edelim kaybettik. Sene 2015 olsa da, çılgın teknolojilere, sahibinden daha akıllı telefonlara sahip olsak da uzayı keşfedip, atomu parçalasak da ilkeliz. Bir arpa boyu yol almamışız insanlık adına. Edep adına, her şey yitirilmiş. Meğerse utanmayacak kadar kalınlaşmış suretlerin içindeymişiz.

İnsanın hayvandan bir farkı olmalı. Yaşamını sadece yemek, içmek, uyumaktan ibaret sanan insanlar bilim dünyasında dürtüsel hayvanlar olarak tanımlanıyor. Duygusuz, sevgisiz, inançsız, ahlaktan yoksun; hayatlarının nihai hedefi hayvani dürtüleri olan insanlar.

Ahlaklı olmak basit bir iş değil. Ahlak, doğrudan zihinsel gelişim ve zekayla ilişkilidir. Zeki olan her insan için ahlaklı diyemeyiz; ancak ahlaklı insanlar için soyut düşünme ve bilişsel yeteneklerinin yüksek olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun için beyni biraz zorlayıp, geliştirmek gerekiyor. Ahlak ancak düşünmeyle elde edilen bir kazanımdır.

İlkesizliğin, ilkelliğin, vahşiliğin yüzü hiç mi kızarmaz. Kederi dahi utandıran, gökyüzünü pus, dilimizi sus eyleyen bir yürek yarası neyle onanır ? Ya susmak ya da haykırmak geliyor içimden. Kelimeler kifayetsiz…

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir