Özürlünün Abdesti ve Gusül

Özürlünün Abdesti ve Gusül

gusül

Özür Durumunda Abdest Nasıl Alınır?

Devamlı burun kanaması, idrarı tutamama, devamlı kusma, yaranın devamlı kanaması, kadınların akıntısı gibi abdesti bozan ve kısmen süreklilik taşıyan bedenî rahatsızlıklara, ilmihal dilinde “özür”, böyle kimselere de “özürlü kimse” (mâ’zur, ma’zûre) denir.

İslâm dini kolaylık ve rahmet dinidir. Namaz başta olmak üzere, kişilerin ibadetlerini zamanında ve gerektiği şekilde yerine getirebilmeleri hem bir görev, hem de bir haktır. Bu sebeple İslâm dini, kişiye gücünün üstünde yük yüklememiş, ibadet hayatı da dâhil, dâimâ kolaylığın sağlanmasını, zorluk ve sıkıntının önlenmesini prensip edinmiştir. Dolayısıyla, normal durumlarda abdesti bozan şeyler konusunda, özürlü kimseler için özel hükümler getirilerek bu kimselerin ibadet etmesine fırsat tanınmıştır.
Yukarıda sayılan türden olup en az bir namaz vakti süresince devam eden bedenî rahatsızlıklar “özür hâli” sayılır.
Özürlü kimse, her namaz vakti için abdest alır, bu özür hâlinin abdesti bozmadığını var sayarak, o vakit içinde aldığı abdestle onu bozan yeni bir durum meydana gelmedikçe dilediği kadar farz, vacip, sünnet, edâ (vakit) ve kazâ namazı, Cuma ve bayram namazı kılabilir. Kâbe’yi tavaf edebilir, Kur’ân-ı Kerim’i tutabilir.
Namaz vaktinin çıkmasıyla özürlün abdesti bozulmuş olur. Yeni namaz vaktinde tekrar abdest alması gerekir. Özürlü kimsenin abdesti, özür hâli dışında abdesti bozan ikinci bir sebeple de bozulur. Mesela idrarını tutamayan kimsenin, burnu kanamakla abdesti bozulur.
Kadınlar için aybaşı ve lohusalık hâli, farklı fıkhî hükümlere tâbî olup, bunun dışında kalan kanamalar ve devamlı akıntılar (istihâze) özür hâli sayılır.

Gusül

Sözlükte gusül, “bir şeyi su ile yıkamak”, fıkıh ilminde ise “bütün vücudun temiz su ile yıkanması şeklinde yapılan hükmî temizlik”tir.
Guslü gerektiren durumlar
a) Cünüplük
b) Hayız ve nifas

Guslün Farzları

Gusül, ilgili âyette (el-Mâide, 6) işaret edildiği gibi; ağza ve burna su vermek ve bütün vücudu, kuru bir yer kalmayacak şekilde yıkamaktan ibarettir.
Gusül, “mutlak su” denilen nehir, pınar, kuyu, deniz, kaynak ve yağmur suları ile yapılır.
Gusülde suyun saç, sakal, bıyık ve kaşların yıkanıp diplerine, ayrıca kadınların örgülü olmayan saçlarını yıkamaları ve suyun saç diplerine ulaşması gerekir. Örgülü saçın kesilmesi şart olmayıp, sadece diplerine suyun ulaşması yeterli olur.
Gusül esnasında bedendeki yara üzerinde sargı varsa bakılır; şayet yıkama yara için zararlı olmayacaksa sargı çözülüp yıkanır, değilse sargı üzerine mesh edilir.

Guslün Sünnetleri ve Adabı

Gusle besmele ve niyet ile başlamak.
Öncelikle elleri ve avret yerini yıkamak.
Bedenin her hangi bir yerinde kir ve pislik varsa onu gidermek.
Sonra namaz abdesti gibi abdest almak.
Su birikintisi varsa ayakların yıkanmasını sona bırakmak.
Abdestten sonra, üç defa başa, sırayla sağ ve sol omuza su dökmek, sonra diğer uzuvları yıkamak.
Her defasında bedeni iyi ovuşturmak.
Her âzâyı üçer defa yıkamak.
Suyun kullanımında israf etmemek.
Avret yerini örterek yıkanmak.
Gusül esnasında konuşmamak.
Gusülden sonra çabucak giyinmek guslün belli başlı âdâplarındandır.
Bir Müslüman, kaplıca, yüzme havuzu, hamam gibi umûma açık yerlerde yıkanırken, avret yerlerini örtmede titizlik göstermeli, başkasının açılan avret yerlerinden gözünü sakındırmalı, ayrıca bu yerlerde sağlık ve temizlik kurallarına da azamî ölçüde uymalıdır.
Hazret-i Peygamber, hamama bir örtü ile girilmesini emretmiş, böyle umûma açık yerlerde avret yerlerini örtmeyerek veya çıplak yıkanan kimselere meleklerin lânet edeceğini haber vermiştir.

Büyük İslâm İlmihali
Kaynak: Şebnem Dergisi

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir