Mübarek Üç Aylar 11 Mayıs’da Başlıyor

Mübarek Üç Aylar 11 Mayıs’da Başlıyor

Mübarek Üç Aylar

Ramazan’a Yatırım Günleri Başlıyor

Mübârek bir zaman diliminin daha gölgesi üzerimize düştü. Âlemlere rahmet Peygamber (sav) Efendimiz’in sünneti istikametinde oruçlarla, namazlarla, duâ ve zikirlerle ihyâ edilecek, ruhları mâverâ esintileriyle mest edecek “üç aylar” olarak adlandırılan bereketli mevsime girmeye hazırlanıyoruz.

11 Mayıs 2013 Cumartesi günü Recep Ayı başlıyor. Receb ayı Hicrî ayların yedincisi ve “üç aylar” olarak bilinen mübarek bir mevsimin ilk ayıdır.
Resul-i Ekrem Efendimiz dualarında,

“Allahım! Receb’i ve Şâban’ı hakkımızda hayırlı ve mübarek kıl, bizi Ramazan’a ulaştır”

buyuruyor.

Bu sebeple mübarek üç ayları, Ramazan’a bir hazırlık ve alıştırma devresi olarak değerlendirmeli; bugünlerin feyzinden âzamî derecede istifâdeye gayret göstermeliyiz. Hatta “Hiç çocuklar da ibâdet eder miymiş?” mantığını değiştirmeli; onları geleceğimizin yatırımı olarak görüyorsak, ağacın yaşken eğileceğini unutmamalıyız. Çocuklarımızın tertemiz ruhlarında, ibadetlerin meydana getireceği coşkudan, biz de büyükler olarak bereketlenmeye çalışmalıyız.

İnsan psikolojisine uygun bir eğitim metodu; tedrîcîlikdir. Hicretin ikinci yılında emredilen oruç ibadeti de, namaz gibi tedrîcen farz kılınmıştır. (Bkz: Üsve-i Hasene 2, İstanbul, 2004, sf: 52) Tedrîcîlik, insanın terbiye ve tezkiyesinde ilâhî bir eğitim metodudur. Allah (cc) Kur’ân’ı peyderpey indirmiş; ibâdetle alâkalı hükümleri de, mü’min kalpler hazır hâle geldikten sonra emir buyurmuştur. Orucun farz kılındığı Ramazan ayına baktığımızda; onun mübârek üç aylar içinde yer aldığını görmekteyiz. Sevgili Peygamberimiz’in nezih ve örnek hayatını incelediğimizde; Recep ve Şaban aylarında, âdeta Ramazan‘ın mânevî iklimine bir hazırlık yaptığını; hem orucu, hem de diğer ibâdetlerini giderek artırdığını müşahede etmekteyiz. Bu cümleden olarak; özellikle Ramazan‘ın son on gününde îtikâfa girmişler; bu ay sebebiyle inen feyiz ve rahmetten her an istifade gayretinde olup, ümmetini de buna teşvik etmişlerdi. Peygamber (sav) Efendimiz;

“Oruç tutunuz; sıhhat bulursunuz.”

buyurmuşlardır.

Bugün için dünyanın pek çok ülkesinde, oruçla alâkalı yapılan ilmî çalışmalar değerlendirildiğinde; orucun faydaları, kalp-damar hastalıklarından yüksek tansiyona, mide ülserinden bel ağrısına, tümörlerden psikiyatrik rahatsızlıklara kadar çok geniş bir yelpazede karşımıza çıkmaktadır. Hem rûhu, hem bedeni tedâvi eden, psikolojiyi takviye eden, irâdeyi sağlamlaştıran oruç ibâdeti, sadece senede bir ay olmamalıdır. Muhtelif vesîlelerle sene içinde de oruç tutulmalı; bilhassa Ramazan‘dan önce gelen Receb ve Şaban aylarında, bu artırılmalı; oruç tutanın maddî-mânevî sıhhat bulacağı hatırdan çıkarılmamalıdır. Oruca başlanan ilk günlerde görülen hâlsizlik, uyuşukluk, baş ağrısı, yorgunluk, hazımsızlık gibi şikâyetler; sâir zamanlarda çok yemekten, iftar ve sahurda mideye aşırı yüklenmekten, Ramazan ayı dışında pek oruç tutulmamasından kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan oruç tutarken hazırlanan iftar ve sahur yemekleri, uyum (adaptasyon) sürecinde büyük öneme sahiptir. Zira insan psikolojik ve biyolojik olarak, tedrîcen yapılan işleri kabûle daha müsâittir. Bu uzun yaz günlerine tekabül eden Ramazan ayına, daha önceki aylarda da oruç tutarak hazırlananlarda; bu uyumun daha kolay olduğu görülecektir.

Sevgili Peygamberimiz (sav) bizlere her konuda en güzel örnektir. Ramazan ayına rûhen de takviyeli bir şekilde girebilmek için, bu mübârek ayları bir fırsat mevsimi olarak değerlendirmeli; hem orucu, hem de diğer uhrevî faaliyetlerimizi artırmalıyız.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir