Madde’den Mânâ’yâ

Madde’den Mânâ’yâ

Esra Demir Yazıları

Bazen ağlamak istersiniz. Hıçkıra hıçkıra.. Dibine kadar. Kendinizi kaybedecek kadar. Ama düğümlenir boğazınızda o söyleyemedikleriniz ve içinize akıtırsınız gözyaşlarınızı. Kimi zaman kırgınlıktan kimi zaman vicdan azabından kimi zaman ise pişmanlıklarınızdan dolayı..

Söyleyemedikleriniz vardır işte.. Eşinize, dostunuza ve tek sırdaşınız olan Rabbinize.. Evet. O’nunla bile paylaşamazsınız bazen. Konuşamadığınız için değil. Anlatamadığınız için de değil ama söyleyemezsiniz işte. Bazen herşey dursun istersiniz. Dursun ve bitsin kavgalar. İçinizdeki sese bir dur demek istersiniz. Tam da bu anlar da kilitlersiniz kalbinizi ve beyninizi. Hatta öyle ki soluğunuz bile kesilecek gibi olur bu anlarda. Tek duanız ise ”Rabbim kalbime bir inşirah” olur. Mecaliniz kalmaz, tıkanırsınız ve söyleyebildiğiniz tek şey ”inşirah” olur öyle de olmalıdır. “İnşirâh” açılmak, genişlemek, sevinmek manalarına gelir. Surenin meali ise şöyledir:

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla.

1. Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
2. Yükünü senden alıp atmadık mı?
3. O senin belini büken yükü.
4. Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi?
5. Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır.
6. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.
7. Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul,
8. Yalnız Rabbine yönel.

Bize O’ndan başka fayda veren ve verecek olan yoktur. Elimizi uzattığımızda geri çevirmeyecek olan, her zaman yanımızda olan yalnızca O’dur. Bize düşen sadece sığınmak ve O’ndan istemektir felahı da rızkı da affı da.

Bazen hakim olmak gerekir hislere. Sinire, öfkeye, nefrete ve hatta sevgiye ya da ilgiye. Sonucunun neler doğuracağını duygularımızın yoğun olduğu anlarda kestiremeyiz. Bu yüzdendir ki kırgınlıklar ya da yenilgiler doğurur sonucunda. Sorsalar haklısınızdır belki de tamam. Ama içinizi bilemez ki kimse Allahtan başka. Herkesin iç dünyası farklı, kimse sen değil ve olamaz da. Empati olayı ise tamamiyle safsata. Kimse bilemez sizin ne yaşadığınızı ya da yaşanmışlıklarınızı. Herkes kendisi için var bu dünyada. Kabul edemeyiz. Söyleseniz onlar da inkar eder elbette ama işin aslı bu. İnsanlarla geçinememizin tek nedeni aslında bu. Kimse siz olamaz. Denerler, kabul. Anlamaya çalışıp yardım etmek isterler. Ama onlar yaşamadı ki sizin yaşadıklarınızı. Onlar görmedi ki sizin acınızı ya da sevincinizi. Tek bilen var sizin bildiğiniz gibi ve tek gören var sizin gördüklerinizi.

Esra-Demir-Yazıları

Böyleyken insanlara kendini anlatmaya çalışmak yerine asıl anlayana koşmak en son yapılan iştir. İlla yalnızlığını hissettirmeli ki etrafınızdakiler O’na sarılabilesiniz. İlla hatırlatmalılar ki tek olduğunuzu O’na koşabilesiniz.

Daha önce de demiştik ya “bazı günahlar güzeldir” diye. Bu da benzeri bir durum aslında. Hayatımızda olmasını istediğimiz fakat olmaması gereken insanlar bizlere acı çektirir ya da pişmanlık hissettirir. Biz öfkeyle karşılar kızar bağırırırz. Sonra Rabbimize döner “Sen bana yetersin” deriz. Bir bakıma vesile olurlar farkında olmadan. Bir menkıbede zikredildiği üzredir anlamamız gereken hal:

Senin ALLAH demen, O’nun buyur demesi sayesindedir..
Senin yalvarışın, ALLAH‘ın senin ruhuna haber uçurmasındandır..
Senin çabaların, çareler araman, ALLAH‘ın seni kendine yaklaştırması, ayaklarındaki bağları çözmesindendir..
Senin korkun, sevgin, ümidin ALLAH‘ın lütfunun kemendidir..
Senin her ‘Yarabbi’ demenin altında, ALLAH‘ın buyur demesi vardır..
Gafilin, cahilin canı, bu duadan uzaktır..
Çünkü ‘Yarabbi’ demeye izin yok ona..
Ağzında da kilit var, dilinde de..
Zarara uğradiği zaman, ağlayıp, sızlamasın diye ALLAH ona dert, ağrı, sızı, gam, keder vermedi..
Bununla anla ki, ALLAH‘a dua etmeni, O’nu çağırmanı sağlayan dert, dünya saltanatından daha iyidir..
Dertsiz dua soğuktur. Dertliyken yapılan dua gönülden kopar..

Esra-Demir-Yazıları

Bir de şöyle bir ayrıntı var dikkat çekmemiz gereken. Ne zaman ki başımız sıkıştı o zaman Rabbimizleyiz. Bu kendimize itiraf edemediğimiz daimi durumlardandır. Peki sadece böyleyken bile, bunu bizden iyi bilen yaradan ne zaman yüz çevirdi bize. Biz şah damarımızdan da yakın olan Rabbimizden uzaklaştıkça, yine O döndürmedi mi bizi yanlış olan yolumuzdan -Sırat-ı Mustakim-e. Ama nankördür insanoğlu ve doğruyu bulana kadar yanlışlarla oyalanmakta ısrarcıdır.. Akif”in de dediği gibi:

“Aldanma insanların samimiyetine, menfaatleri gelir herşeyden önce..

Vaad etmeseydi Allah cenneti, O’na bile etmezlerdi secde. “

Burada Allah-u Tealanın büyüklüğü mazhar oluyor yeniden ve yeniden. O’da buyuruyor. Ağlayın.. Ağlayın ama benim aşkımdan ağlayın.“Ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar; bu, onların gönüllerindeki huşuyu artırır.” buyuruyor ayet-i kerime de. Resulullah ise Veda Hutbesinde şöyle buyuruyor: “Her kim Allah korkusundan gözyaşı dökerse, döktüğü gözyaşlarından her birisi için amel terazisine Uhut dağı kadar mükafat bırakılır.”

Ağlamak güzeldir ancak Allah için olanı güzeldir. Uğruna dökülen gözyaşları için değmeyecek insanlar yerine O’nun için ağlayabilsek her daim, kurtuluş bizim olacaktır. Resulullah‘ın duasıyla hemhal olmak ümidiyle..

“Allahım, ölmeden önce bana senin korkundan ağlayan iki göz ihsan et “

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir