Kölelik Sahiden Kalktı mı?

Kölelik Sahiden Kalktı mı?

21. Yüzyıl Modern Kölelik

Bu yıl ikincisi yayınlanan “Küresel Kölelik Endeksi”, dünyada 35.8 milyon insanın kölelik koşulları içinde yaşadığını gösteriyor. Cinsel sömürüden zoraki evliliğe, alıkonmadan zorla çalıştırılmaya çeşitli vakaları kapsayan modern kölelik, endekste tahmin edildiğinden daha yaygın çıktı. Endekse göre Türkiye, Avrupa’da en fazla kölenin yaşadığı ülke. Bu rakamlar öyle büyük ki ve sarsıcı ki, bugün köleliği konuşalım istedim.

21. Yüzyıl Modern Kölelik

Modern Köleler

Tahmini rakamlara göre halihazırda dünyada 30 milyon civarında köle bulunuyor. Tabi bu sadece resmi rakamlar. Resmi olmayan rakamlar 200 milyon civarında. 30 milyon insanın büyük kısmı Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve Nepal’de bulunan emek gücüne dayanıyor. Güneydoğu Asya, Batı Afrika ve Güney Amerika’nın bazı bölümlerinde de insanlar ‘köle’ olarak kullanılıyor. Dünyada köleliğin en fazla görüldüğü yerler Japonya, Arap ülkeleri, ABD ve bazı Avrupa ülkeleri. Yazık ki, bugün baktığımızda dünyadaki köle nüfusu, Kanada’nın toplam insan nüfusundan daha fazla.

Köleler daha ziyade basit, düşünme ve teknoloji gerektirmeyen, geleneksel işlerde çalıştırılıyor. En çok çalıştırıldıkları alan tarım. Fakat bunun dışında tuğla yapımı, maden işçiliği, taş ocağı işçiliği, fuhuş, mücevher işçiliği, dokuma gibi işlerde de acımasızca kullanılıyorlar. Evlerde hizmet edenler, ormanları temizleyenler, kömür yapanlar da yine onlar.

21. Yüzyıl Modern Kölelik

Köleler genelde yerel işlerde kullanılıyor olsa da ellerinin değdiği bazı işler dünyadaki tüm evlerin kapısından giriyor. Köle emeği ile üretilmiş Acem halılar, mücevherler, havai fişekler, metaller, tahıllar, şeker gibi ürünler uluslararası şirketler tarafından tüm dünyaya servis ediliyor. Köle emek gücü ile şirketler maliyeti düşürüp kar payını arttırıyor.

Köle olarak çalışan kişiler genelde çalıştıkları alanda yaşamlarını idame ettiriyor. Orada yatıyor, orada yemek yiyor. Hatta aralarında çalıştıkları atölyeye veya masaya zincirlenenler bile var. Uyanık oldukları her saat onlar için “mesai” anlamına geliyor. Ve ne kadar randımanlı olursa olsunlar, ücretli işçiler kölelerle rekabet edemiyor. Bu nedenle küresel ekonomide, çok uluslu şirketlerin neden ‘birinci dünya‘daki fabrikalarını kapatıp ‘üçüncü dünya‘da fabrika açtıklarını anlamak hiç de zor değil. Amaç; insan emeğini değersizleştirmek, ucuz emek gücü ile daha da büyümek, büyümek, büyümek…

21. Yüzyıl Modern Kölelik

Köle Piyasası

21.yüzyıl, her şeyin olduğu gibi köleliğin piyasasını da düşürdü…

1850’li yıllarda, ABD’de bir köle satın almanın bedeli 50.000 doları bulurken, 21.yüzyılda 100 doların altına inmiş durumda. En son belirlemelere göre, dünyanın yarısı günde 2 doların altında bir gelirle yaşıyor. Tarihin en büyük köle nüfusu yine bizim yaşadığımız kapitalist yüzyılda. Zorla çalıştırılan çocuklar, seks ticaretinde kullanılanlar, mülteciler ve günde 12-15 saat arasında çalışan insanları dahil etmeden dahi rakam korkunç boyutlarda. Sadece bu sayı bile, Afrika’dan zorla götürülüp köleleştirilen insanların sayısından fazla…

Birleşmiş Milletler, UNİCEF rakamlarına göre, Batı Afrika’da her yıl 200.000 çocuk 8 sterlin karşılığında satılıyor. Sadece 8 sterlin! Çocuk köleler, kakao ve değerli ürünlerin hasatında kullanılıyor. Avrupa Konseyi’nin hazırladığı rapor, Avrupa’da köleliğin bitmediğini gösteriyor. Rapora göre Avrupa’da en çok kadınlar köle olarak kullanılıyor. Kadın köleler en çok Belçika, Fransa, İtalya ve maalesef ki Türkiye’de bulunuyor. Kadın kölelerin pek çoğu Uzakdoğu, Latin Amerika ve Afrika’dan getiriliyor. Getirilen köleler diplomatların, işverenlerin evlerinde ve işyerlerinde çalıştırılıyor. Sayıları neredeyse 5.000 civarında…

21. Yüzyıl Modern Kölelik

Acziyetten Fırsat Çıkarmak

Eski zamanlarda kölelik “ırk” ile ilişkilendirilen bir kavram iken bugün artık “ırk” hiçbir anlam ifade etmiyor. Geçmişte ırksal ve etnik farklılıklar köleliği meşrulaştırmak ve hatta köleliği mazur göstermek için kullanılabiliyordu. Bugün artık insanların ten renklerinin köle olmaya ne kadar uygun olup olmadığı tartışılmıyor. Bugün önemli olan insanın ne kadar savunmasız olduğu! Ten rengi, kabile, din bugün köle ararken kimse bu özelliklerin peşinde koşmuyor; kandırılabilecek kadar saf, güçsüz, yoksul ve yoksun olsun yeter…

21. yüzyılı sevimsiz kılan öyle çok şey var ki. Kölelik de bunlardan sadece biri. Bunca teknolojiye sahipken, insanlık adına bir arpa yol boyu gidememiş olmak, 21.yüzyıl insanlarının toplu utancı. Para, para, para… Para için kişiliğinden, onurundan, şerefinden vazgeçecek hatta vazgeçen ne kadar çok insan var etrafımızda. İnsan ruhunun bu denli değersizleştirilmesini içim kabul edemiyor.
İnsanın kazandığı paradan korkmamalı. Ancak paranın kazandığı, paranın hükmettiği, kıblesi banka hesapları olan insandan korkmalı. Asıl köleler onlar değil mi?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir