Karşımızdaki İnsanın Ayakkabısı İçinde Yürümek

Karşımızdaki İnsanın Ayakkabısı İçinde Yürümek

Empati ve Sempati Arasındaki Fark

Empati kavramını anlamak için bir Kızılderili deyimi vardır: “Karşımızdaki insanın ayakkabısı içinde yürümek.” Bu deyim ve empati kavramı genelde, karşımızdaki insan gibi düşünmek ve hatta birebir o kişi olmak şeklinde algılanır. Oysa bu sempatidir, empati değil. Empati daha ziyade onun hissettiklerini hissetmek ve bu hisleri karşımızdaki insanla paylaşmak üzerine kuruludur.

Empati Nedir ?

Empatinin doğru tanımı şudur: Empati, sadece karşımızdakinin ne düşündüğünü ve hissettiğini anlayıp bunu ona bildirmektir. Bunu en sağlıklı şekilde, “kendimizi bir an için karşımızdaki kişinin ayakkabılarını giyerek” yapabiliriz. Empati, olaylara o kişinin gözüyle bakıp, o kişinin neler düşündüğünü veya ne hissettiğini anlayabilmektir.

Bazen an olur karşımızdaki kişiye hak veremeyebiliriz. Hatta o kişinin yaptıklarını yanlış ve hatalı buluyor olabiliriz. O an için o kişinin duygularına ortak değilizdir. Ama onu anlayabiliriz. Karşımızdaki kişinin ne düşündüğünü, o davranışı neden yaptığını, neler hissettiğini anlayabiliriz ama sadece anlayabiliriz. Empati bu anlamda, kişiyi yargılamadan, onun neden böyle davrandığını anladığımızı o kişiye hissettirmektir.

Empati Kurmak Nedir

Empati Ve Sempati Farkı

Sempati, kişinin kendisini karşısındaki insanın yerine koyup, onun bakış açısını kabullenmesi, onun duygularını tamamen hissetmesi anlamına gelir. Sempati; karşımızdaki kişiyle duygu ve düşünce bakımından birebir örtüşmektir. Sempati duyduğumuzda, sempati duyduğumuz kişiyle duygularımız aynıdır. Üzülüyorsa üzülür, mutluysa mutluyuzdur. Duygu ve düşüncelerimiz o kişiyle paraleldir. Haksızlığa uğradığını düşünüyorsa biz de aynı şeyi düşünürüz. Hak ettiğini düşünüyorsa biz de ona katılırız. Çünkü sempati sürecinde, biz artık o oluruz. Bu anlamda “sempatizan” kavramı belki biraz daha açıklayıcı olacaktır. Bir takımın taraftarının, o takımın galibiyetiyle sevinmesi, yenilgisiyle üzülmesi bir sempatidir. Sempatizanlığın en uç hali fanatikliktir. Sonuçta sempati duyduğumuz kişiyle aynı olmaya başlarız. Ancak bu her zaman ilişkinin sağlıklı olduğunu göstermez. Sempatide kişi karşısındakinin duygu ve düşüncelerini, doğru da olsa, yanlış da olsa aynı şekilde paylaşır. Sempatinin mekanizması, sürekli o kişiyi onaylamak ve ona hak vermek üzerine kuruludur.
Empati ise sadece onun hislerini anlamak ve ona bildirmek şeklinde gerçekleşir. Empatide, karşımızdaki kişinin her söylediğini doğrudan onaylamayabiliriz, kabul etmeyebiliriz. Duygu ve düşüncelerimiz her zaman paralel değildir. Ancak bir kişinin bir davranışı neden yaptığını, o noktaya nasıl geldiğini anlamak için onun duygularını hissetmek, onun ayakkabılarını giymek gerekir. İşte bu empatidir. Empati yaparken kişi, kendini karşısındaki kişinin yerine koyar ve sonra yeniden kendi benliğine döner.
Sempati duygu merkezlidir. Empati ise eylem merkezlidir. Empatide duygu, o kişiyi anlamak için bir araçtır sadece. Empatide, kendimizi karşımızdaki insanın yerine koyarız ve sonra “bu kişi için ne yapabilirim ?” sorusunu sorarız. Empati, bizi eylemeye yöneltir. Sempati ise sadece duygudaşlıktır yani o kişinin duygularını paylaşmaktır ve ona her koşulda hak vermektir.
Özetlemek gerekirse, günlük hayatta çoğu zaman empati değil; sempati yaparız aslında. Temelde her ikisine de ihtiyacımız vardır ancak empati daha dinamik bir yapıya sahip olduğu için iletişimde bulunan kişilere daha büyük tekamül ve gelişme imkanları sağlar.

Senin Yerinde Olsaydım, Şöyle Yapardım…

Günlük rutinlerimiz içinde en yanlış kullandığımız kavramlardan biridir empati. Çoğu zaman kişiler, empatik bir insan olduğunu iddia ederken, yargılayıcı ve suçlayıcı bir bakıştan kendilerini kurtaramazlar. Dolayısıyla da karşısındakinin ayakkabılarını giymeden yürümeye başlarlar. Oysaki hepimiz zaman zaman empatiye, anlaşılmaya ihtiyaç duyarız. Empati, bir sıkıntısı olan insana “senin yerinde olsam, şöyle yapardım” demek değildir. Ama çoğu zaman bu hataya düşeriz. Empatiye ihtiyacı olan birine bu cümleyi kurmaktansa, yanında sessizce oturun daha iyi. Çünkü bir sıkıntı esnasında karşınızdaki insanın duymak isteyeceği en son cümle “senin yerinde olsam…” diye başlayan bir cümle olacaktır. Bu cümleyle karşımızdaki insana şu mesajı veririz: “senin yerinde olsaydım, şöyle yapardım; çünkü seçimin tamamen yanlış!”

Kimse Kimsenin Yerinde Olamaz…

Bir insanın ayakkabısını giyip yürümeyi, o insanın yerinde olmakla aynı şey zannetmek büyük yanılgı. Kimse, kendisini hiçbir zaman bir başka insanın yerine tam anlamıyla koyamaz. Bu insana ait doğal bir özelliktir. Hepimiz bambaşka bir dünyayız.
Empati, kendimizi onun yerine koyup, onun penceresinden dünyaya bakmak ama ona hak vermesek de, ona, onu anladığımızı hissettirmektir. Haksızdır, yanlış davranmıştır ama empati bize o kişinin nasıl bu noktaya geldiğini ibraz eder. Empati, aslında şudur, ben sen değilim ama seni anlayabilirim!
Empatiyle ilgili yanlış kanılar, aile içi ilişkilere de büyük zararlar veriyor. Yaşam bir seçimler silsilesidir. Uyandığımız her gün seçimler yapar ve kararlar veririz. Doğru veya yanlış kararlar. Tüm yaşam bu seçimlerimizin bir ürünüdür. Bu seçimler mükemmel olmayabilir, hatalı ve noksan olabilir, karşınızdaki insanlar size büyük haksızlıklar yapmış olabilir. Bir iletişimdeki hasarı ancak doğru anlaşılmış bir empatik süreç düzeltme şansına sahiptir.
İletişim süreçlerinde empati yapayım derken, karşınızdaki insana kendisini değersiz hissettirmeniz de mümkün. Bir derdi, sıkıntısı olan bir insana ya da karşınızda hüngür hüngür ağlayan bir insana “üzülme”, “ağlama” demek aslında ne kadar da anlamsızdır öyle değil mi ? Siz ağlama dedikçe, karşınızdaki insan şunu düşünecektir: “Beni anlamıyor.” Aslında haksız değildir. Çoğu zaman iyi ve halis niyetlerle söylediğimiz bu ifadeler, karşımızdaki insana kendini kötü hissettirmekten öte bir şey sağlamayacaktır. Bu anlamda kişiye doğrudan suçlayıcı davranmakla, “ağlama” diyen bir ifade arasında pek bir fark yoktur. Birinde kişiyi yargılarsınız, diğerinde ise anlaşılmadığına dair kişide bir algı oluşturursunuz. Her ikisi de olumsuz duyguların ortaya çıkmasıyla sonuçlanır.

Empati Nedir

Peki Ne Yapmalı ?

Karşınızda ağlayan o kişiye gerçekten yardım etmek istiyorsanız; onun ayakkabılarını giyin ve hissettiklerini düşünün. Onuru kırılmış olabilir, haksızlığa uğramış olmak onu rencide etmiş olabilir, öfkeli olabilir. Demek ki hisleri aşağı yukarı böyledir. Bu hisleri o kişiyle paylaşabilirsiniz. Bu koşullar altında hissettiği duyguları onunla konuşabilirsiniz. Eğer varsa yaşanmış bir hikayeyi o kişiyle paylaşabilirsiniz. Tabi bu hikayenin doğru seçilmiş bir hikaye olması önemli. Böyle davrandığımızda aramızdaki aşılmaz dağlar küçülmeye başlar. Karşınızdaki insan “anlaşıldığına” emin olmaya başlar. Mesafeler kısalır ve onun için gerçekten iyileştirici bir adım atmış olursunuz.

Şeffaf olun. Bir ilişkiyi ayakta tutmanın en önemli kriteri şeffaflıktır. İlişkilerde şeffaflık, duru ve akan bir su gibi berrak olmaktır. Şeffaflık, iletişiminizi peyderpey arttıran, kuvvetlendiren ve her şeyi konuşulabilir kıldığı için kişiyi tehdit etmeyen aksine kişiye güven veren bir haldir.

İnsanlarla olan yakınlıklarınızı analiz edin. Onlara ne kadar yakınsınız? Onlar size ne kadar yakın? Onlarla bir arada olmaktan keyif alıyor musunuz? O insanlarla birlikteyken mutlu musunuz? O kişilerle uzun sohbetler yapabiliyor musunuz? En önemlisi de “konuşabiliyor musunuz? ”

İnsanlarla kurduğunuz ilişkilerin derinliğine bakın. Empatiden yoksun ilişkiler yüzeysel bir yapıya sahiptir. Bu tür ilişkiler insanı doyurmaz. Bu tarz ilişkilerde, iletişimin varabildiği en nihai nokta geyik muhabbetleridir. Bazı insanlarla kurduğunuz iletişim şekilleri daha yüzeysel ve sığdır. Oysaki bazı insanlarla olan iletişiminiz ise okyanuslar gibidir. Hayatınızdaki sığ suları ve okyanusları iyi analiz edin ve o insanlarla bu yönde iletişim kurun.

Bir insan empatik değilse, sempatik de değildir. Empatiden yoksun bir iletişim öznesi bizi cezbetmez, etkilemez, karizması yoktur. Uzun iletişim kurmanız gereken durumlarda konuşacak konu bulmakta zorlanırsınız. Hatta o kişiyi bir zaman sonra bencil olarak değerlendirmeniz de mümkün. Fakat empatik ilişkiler bir su gibi akıcıdır. Kabına sığmaz. Taşar. Sizi ummanlara götürür. Hayatınızdaki özneleri bu anlamda doğru sorgulamanız da oldukça önemli. Unutmayın, empati sempatiyi doğurur.

Kayıp acısı yaşayan ( ölüm ya da ayrılık ile ) bir insan, tesellisi en zor insandır aslında. O sırada bu kişiyi teselli etmeye, onu sakinleştirmeye çalışmayın. Bırakın ağlasın. Bırakın yasını tutsun. Acısını ertelemeden, doya doya yaşasın, bırakın.. Çünkü acı denilen şey insanın içindedir. Ağladıkça insan acısını döker. Bir insan kendisini tuttukça, birileri ona sürekli “ağlama” dedikçe o acı yok olmaz ve kişinin içinde kişiye acı vermeye devam eder. Kayıp acısı yaşayan bir kişi, iki şeye ihtiyaç duyar. Birincisi; anlaşılmak ister yani empati. İkincisi; acısının paylaşılmasını ister yani sempati. Bir insanın, içindeki acıdan özgürleşmesi için ihtiyacı olan şeyler bunlardır.

Kızılderililerin kullandığı bu deyim bana hep çok derin anlamları çağrıştırmıştır. O yüzden zannımca empatiyi en iyi anlatan ifadedir. Tüm bu konuştuklarımız çerçevesinde bir daha düşünün. Karşınızdaki insanın ayakkabısını, pabucunu, çarığını her ne ise bunları kendi ayağınıza giydiğinizde o insanın yaşadıklarını hissetmeye başlarsınız. Ayaklarımız, duyarlılığı çok yüksek olan organlarımızdır. Bu nedenle kişinin acısını, mutluluğunu, o yolu yürürken yaşadığı sıkıntıları, kederleri, çaresizlikleri veya çareleri size bir bir gösterir.

Empati, size gördüklerinizden sonra tekrar kendi varlığınıza dönmeyi ve konuyu bir de bu açıdan değerlendirip, çözüm üretmenizi sağlar. Evet, empati, bize o kişinin ayakkabılarını giydirir, bizi o ayakkabılarla dolaştırır, o yolu hissetmemizi sağlar, kolaylık ve zorlukların farkına varmamıza imkan tanır ve o kişi için doğru bir noktaya ulaşmamız konusunda bizi harekete geçirir.

Empati, ağlayan birini gördüğümüzde, bize “ağlama” dememeyi öğretir…

Psikolojik Danışmanlık & Aile Danışmanlığı üzerine ayrıntılı bilgi almak için:
Telefon: 0 533 692 3411
www.cozumpsikoloji.com

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir