Kadın Kocasından İzin Almadan Nafile Oruç Tutabilir mi?

Kadın Kocasından İzin Almadan Nafile Oruç Tutabilir mi?

İslamda Aile ve Evlilik

İslam’da aile ve evlilik kutsal kabul edilen müesseselerdendir. Bu nedenle evlilik, ayet ve hadislerle teşvik edilmiştir. Evlilik, kadınla erkeğin birbirleriyle uyuşma ve anlaşmasına dayanan nikah akdi ile başlar, karşılıklı sevgi, saygı, şefkat, merhamet, sadakat ve güvenle devam eder. O halde, bu hasletlerin güzelce korunması gerekir.

Eşlerin birbirlerinin meşru haklarını ihmal etmemek suretiyle nafile ibadet etmelerinde herhangi bir sakınca yoktur. Ancak yerine getirilecek olan nafile ibadetler eşlerin birbirlerine karşı haklarına riayet etmelerine engel teşkil ediyorsa bu durumda nafile ibadetlerin ertelenmesi daha uygundur. Karı-kocanın meşru istekleri nafile ibadetlerden önce gelir. Bu hususta Peygamber Efendimizin (asm) sözlü ve fiilî uygulamaları en güzel örnekliği teşkil eder;

“Müminlerin iman bakımından en mükemmel olanı, onların ahlak bakımından en güzel olanlarıdır, onların en hayırlıları da aile fertlerine karşı hayırla muamelede bulunanlarıdır.”

(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/250)

“Kocası yanında iken onun iznini almadan bir kadının (nafile) oruç tutması helal olmaz…”

(Buhari, Nikah 86)

Nafile Oruç

Bu hususta örnek alınacak bir başka uygulama ise şu şekilde aktarılır:

Peygamber Efendimiz (asm), Mekke’den Medine’ye hicret ettikten sonra Mekkeli muhacirlerle Medineli ensar arasında hukukî bağlayıcılığı da olan kardeşliği tesis etti. Hz. Peygamber’in kardeş yaptığı kimseler arasında muhacirlerden Selman el-Farisî ile ensardan Ebu’d-Derda da yer alıyordu. Bu kardeşlerden Ebu’d-Derda, Müslüman olduktan sonra kendisini ibadetten alıkoyduğu için ticareti dahi bırakıp kendini ibadete vermiş bir kimseydi.

Bir gün Selman, kardeşi Ebu’d-Derda’yı ziyarete gitti ve dostunun hanımını bakımsız elbiseler içinde görünce çok şaşırarak, “Bu ne hâl?” diye sordu. Ümmü’d-Derda, kocasının kendisi ile ilgilenmediğini ima ederek, “Kardeşin Ebu’d-Derda’nın dünyaya (ve bir eşe) ihtiyacı kalmadı ki!” karşılığını verdi. Biraz sonra Ebu’d-Derda gelerek Selman’a yemek ikram etti. Selman onun da kendisiyle birlikte yemesini isteyince Ebu’d-Derda, “Ben oruçluyum.” dedi. Ancak Selman, “Sen yiyene kadar ben yemeyeceğim!” deyince Ebu’d-Derda, nafile olan orucunu bozarak yemeğe katıldı.

Selman, o gece Ebu’d-Derda’nın misafiri oldu. Ebu’d-Derda gecenin bir yarısında erkenden namaza kalkmıştı. Bu durumu fark eden Selman, yatıp uyumasını istedi. Bir süre sonra tekrar namaza kalkan Ebu’d-Derda’yı Selman yine uyuması konusunda ikaz etti. Gecenin sonuna doğru Selmân, Ebu’d-Derda’yı, “(Haydi), şimdi kalk.” diyerek uyandırdı ve ikisi birlikte namaz kıldılar.

Namaz sonrasında Selman, Ebu’d-Derda’yı karşısına alarak kardeşlik hakkından doğan şu samimi uyarıda bulundu:

Rabbinin senin üzerinde hakkı var. Nefsinin senin üzerinde hakkı var. Ailenin senin üzerinde hakkı var. Şu hâlde her hak sahibine hakkını ver!

Bu olaydan sonra Ebu’d-Derda Peygamber Efendimize gelerek hadiseyi anlattı. Hz. Peygamber (sas), “Selman doğru söylemiş” buyurarak Selman’ın kardeşine olan uyarılarını takdir etti. (Buhari, Savm, 51)

Nafile Oruç ve İbadet

Bir başka hadiste ise; Hz. Aişe’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (asm) (kendisini ibadete vererek dünyadan el etek çektiğini duyduğunda) Osman b. Mazun’u çağırmak üzere birini göndermiş ve geldiğinde ona şöyle buyurmuştur: “…Ailenin senin üzerinde hakkı vardır. Misafirinin senin üzerinde hakkı vardır. Nefsinin senin üzerinde hakkı vardır…” (Ebu Davud, Tatavvu, 27).

Ayrıca Allah Resulü (asm)’nün, geceleyin nafile ibadet etmek istediğinde Hz. Aişe (r. anhâ)’denEy Aişe, bu gece bana, Rabbime ibadet için izin verir misin?” diyerek talepte bulunmuştur. (İbn Hıbban, Sahîh, 2/386)

Anlaşılan o ki sadece kadın değil erkeğinde nafile oruç ve ibadet ederken izin alması gerekiyor. Peygamber Efendimiz (asm)’den rivayet edilen tüm bu hadis-i şerifler ve fiilî uygulamalar, karı-koca arasında cereyan etmesi gereken dengeli ilişkideki inceliği gösteriyor. Sonuç olarak, eşlerin birbirlerine karşı, anlayış ve hoşgörü çerçevesinde hareket etmeleri, birbirlerinin haklarına riayet etmeleri kurulmuş olan yuvanın sağlıklı bir zeminde devam etmesi için önemlidir.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir