İskender Pala’nın ‘‘Efsane’’si, Osmanlının ‘‘Barbaros Hayreddin’’i!

İskender Pala’nın ‘‘Efsane’’si, Osmanlının ‘‘Barbaros Hayreddin’’i!

İskender Pala’nın ‘‘Efsane’’si, Osmanlının ‘‘Barbaros Hayreddin’’i!

İskender Pala ismini duyup da yüzü müşfik bir sevgiyle aydınlanmayan bir insana rastlamadım henüz . Mutlaka her insanın İskender Pala kelimeleri ile bir seyahata çıkmışlığı vardır gönül dünyasında… Bu zamana dek Şah Sultan , Katre-i Matem , Od’un da arasında bulunduğu tüm kitaplarına mazhar olma lütfuna erişmiş biri olarak Efsane’yi de keyifle okudum . Şahsım adına , kıymetli hoca ve üstad İskender Pala’nın , romanlarının kurgusunu , yazı dilini çok mu çok sevdiğimi söylemem gerek . Tam da bu yüzden , kitap raflarında sıra sıra dizilmiş , İskender Pala’nın yeni romanı ‘‘ Efsane ’’ yi gördüğümde oldukça heyecanlandım . Kitabı üç günde soluksuz bir şekilde okuyup bitirdikten sonra başucuma koydum ve sanırım arada sayfalarda dolaşıp dolaşıp , tekrar tekrar okumama bakılırsa tarihin o yaşanmışlıklarını da , Barbaros’u da hiç unutmak istemedim..!

Efsane , dolu bir roman . Bu kitabı okuduktan sonra ciddi anlamda bir denizcilik bilgisine de sahip olmak mümkün . Kitabın kapağında da belirtildiği üzere bu kitap bir Barbaros Hayreddin romanı ! Ancak kahraman belli gibi olsa da bu kitabın şöyle bir özelliği var , Efsane’de herkes bir kahraman ! Tarihin şanlı , şöhretli zamanlarına ait insanların yaşamları var bu kitapta , belki acıyla , belki de mutlulukla yazılmış hayatlar…

İskender Pala’nın ‘‘Efsane’’si, Osmanlının ‘‘Barbaros Hayreddin’’i!

Efsane , İspanya-Osmanlı-Cezayir-Tunus üçgeninde olanları çok güzel özetliyor . Dönemin siyasi tablosu çok net verilmiş . Bu kitap ne sadece aşkı anlatıyor , ne de sadece kavgayı … Efsane tüm yönleriyle hayatı kuşatan ve okura sunan değerli bir kitap !

Kitap , Midilli’de Yakup Ağa ve dört oğlunun hikayesi ile başlıyor : Oruç , Hızır , İshak ve İlyas . Kitabın şüphesiz odak noktası Barbaros Hayreddin Paşa ! İlmiyle , merhametiyle , inancıyla Osmanlı Kaptan-ı Derya’sı , Cezayir Sancak Beyi , payitahtın ve Kanuni’nin denizlerdeki gölgesi , Cemayma Hatun’un en kıymetlisi Hayreddin …

İskender Pala’nın ‘‘Efsane’’si, Osmanlının ‘‘Barbaros Hayreddin’’i!

Efsane , buram buram deniz kokan , yosun kokan bir kitap … Denizin üstündeki topraklarda bir hayatın olması bizim için ne kadar normalse , denizlerde de bir hayatın olabileceğini anlatan hatta bizi denizkızlarının varolduğuna bile inandıran bir efsane hakikaten … Kadırgalar , dalgalar arasında yol alırken sanki rüzgar sizin de ensenizi üşütüyor gibi … Denize bu kadar yakın oldukça kelimeler de , iklim de bir anda yumuşuyor ve mavi sulara sonsuz bir teslimiyetle ruhunuzu bırakıveriyorsunuz emniyetle …

Kitapta içiniz burkan sayfalarda da gezinecek gözleriniz … Billure’nin aşkı , Billure’nin sadakati … Ah Billure ! Gözlerinin kıyısından geçerken zaman , zamanın kıskandığı tek an olmalısın ! Billure’nin gözlerinde köleliğin ve çaresizliğin gözyaşlarına tanık olacaksınız ! Billure’nin yangın yeri ellerinde , yaşananların imzasını bulacaksınız ! Saint Alcala ile sırlar dolu bir geçmişin , tükenmez bir sevginin ve de yorulmaz bir aşkın da peşinden gideceksiniz . Kadırgalarda yorulacak bedenleriniz ve teğet geçen yollarda yitirilen bir aşkı yeniden bulmak umuduyla sayfalarda yürümeye devam edeceksiniz …

İskender Pala romanlarında , okurun maneviyatına açılan bir yol gizlidir çoğu zaman … Efsane bu yönüyle insan maneviyatına ulaşan bir kitap ! Hristiyanlık ve Müslümanlık ilişkisi oldukça güzel bir sentezle anlatılmış . Semavi bir din olan Hristiyanlığın , papalık ve aristokrasi içerisinde kutsallığının nasıl sekülerleştiği ve gün be gün eriyen yapısı kitapta açıkça gözler önüne serilmiş . Bunun beraberinde engizisyon , kilise otoritesi , papa , kral ve Hazreti İsa üzerine oldukça derin analizler de bulmak mümkün ! Yine , kendi tarihimizden aşina olduğumuz bir olgu da okurun yorumuna sunulmuş : Haçlı Seferleri ! Haçlı seferlerinin mantığı , Haçlı seferlerine katılan askerlerin , idealize bile edilemeyecek bir amaç uğruna ne bedeller ödediğini bir de İskender Pala kaleminden okuyun …

İskender Pala’nın ‘‘Efsane’’si, Osmanlının ‘‘Barbaros Hayreddin’’i!

Denizlerde mi savaşanlar daha cesurdur , yoksa karada savaşanlar mı ? Kara , savaş gibi hoyrat bir amaç için fazla güvenli ve de fazla garantili , en azından toprak altınızdan kayıp gitmiyor . Ancak denizler pek de öyle değil ! Rüzgar nerden eserse , kazanan o oluyor … Hiçbir savaşta mutlak galibiyet diye bir şey yoktur , savaşın bu vahşi doğasına denizler daha uygun belki de … İnsanlık , zaman varolduğundan bu yana karada olduğu kadar denizlerde de savaştı . Korsanlığın kurumsallaştırılmış hali olarak tasvir edilebilecek donanmalar ile de ülkeler arası deniz savaşları başladı . Fakat tarih iki denizciyi hiç unutmadı … Öyle ki , o iki denizcinin ismi sulara değil her çağın üzerine kazındı , bir daha hiç silinmemek üzere … İşte tam da burada , Osmanlı ve Kanuni dönemine vakıf her insanın az çok bildiği Andrea Doria ile Barbaros Hayreddin’in mücadelesine tanık olacaksınız Efsane’de . Gerçekten de Andrea Doria ile Barbaros Hayreddin Paşa’nın centilmen rekabetleri , dünyaya nam salmış bir mücadeledir . Eğer yolunuz Barcelona’ya düşerse limanda bir Deniz Müzesi bulunmaktadır ve o müzede Barbaros ile Andera Doria’nın savaşı simülasyon ile sanki gerçekmiş gibi , ziyaretçilere izlettirilmektedir . İspanya’ya bile Osmanlı ruhunu taşıyarak bizi onurlandıran Barbaros Hayreddin , gerçekten adının altına yazılacak her övgüyü de hak ediyor !

Kitapta beni en çok etkileyen yerlerden biri de sömürgeciliğe bulunulan atıflar oldu . İskender Pala Efsane’de , İspanya-Fransa–İngiltere-Almanya ve genel olarak Avrupa’nın sömürgeleştirdiği ve günümüzde de hala devam eden asimilasyon politikalarını oldukça derin bir şekilde ele almış . Elbette ki asimilasyon gibi bir kültür empozesi ile karşılaşan toplumlarda ortaya çıkan acı tabloyu da görmemek mümkün değil ..! Yerlerinden , yurtlarından edilen , Hristiyan olmadıkları için tarifsiz işkencelere maruz bırakılan , ölen , öldürülen , köleleştirilen müslümanların anıları da yine okurun tasarrufuna sunulmuş . Tüm bu acıların yanında bireysel menfaatler uğruna bir devletin tarih sahnesinden nasıl yok olduğunu , kardeşin kardeşten nasıl yüz çevirdiğini , Tunus ve Cezayir’in , Oruç Reis ve Barbaros Hayreddin’i nasıl sırtından vurduğunu ve Avrupa’nın sömürgeleştirmeye çalıştığı , Osmanlı’nın ise elini uzattığı toprakların ihanetini yine kitabın sizi götürdüğü uçsuz bucaksız yerlerde bulacaksınız …

Her kitap biraz sırlı ve mahremdir ! Eğer henüz okumamış ya da izlememiş isem , o kitabın ya da filmin sonunun bir nefeste söylendiği cümleleri pek de duymak istemem ! O yüzden mümkün mertebe kitabın mahremiyetine dokunmadan size izlenimlerimi ve heyecanımı aktarmak istedim . Uzun lafın kısası her okur , okuduğu metni yeniden yazar ! Efsane’yi okuyun , kelimelerin her sayfada yeniden inşa olduğunu göreceksiniz … Barbaros’u , denizlerin feryadını , üç maymunu , sırları ve gizemleri kendi dünyanızda bir kez daha yazın derim … Bu sizin efsaneniz , o zaman ilk sayfayı açarak başlasın hikaye ..!

Kıymetli insan ve üstad İskender Pala’ya selamlar olsun !

Okumaya ve vakit harcamaya değer bir kitap !

İyi okumalar !

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir