İçindeki Öfkenin Sebebi Ne?

İçindeki Öfkenin Sebebi Ne?

İçindeki Öfkenin Sebebi Ne

İnsanların, yaşadıkları basit veya karmaşık, herhangi bir olaydan sonra hissettikleri sıkıntının, öfkenin nedeni çoğu zaman duyguların doğru analiz edilememesinden kaynaklanmaktadır. Toplumsal ve bireysel düzlemde, utanç ve suçluluk duyguları çoğu zaman birbirine karıştırılmaktadır. Özellikle insanlar herhangi bir konuda kişisel başarısızlık yaşadıklarında, hissettikleri öfkenin utanç mı yoksa suçluluk mu olduğunu ayırt etmekte çoğu zaman zorlanırlar. Peki aradaki fark ne? Kendinizi ve duygularınızı doğru analiz etmek isterseniz buyurun bakalım utanç nedir, suçluluk nedir, gerçekte bizi üzen nedir?

Utanç ve Suçluluk Kavramları Üzerine

Utanç ve suçluluk kavramları birbirine bazı yönleriyle benzer olmasına rağmen aralarında temel farklılıklar bulunmaktadır. Genel olarak bir ayrım yapacak olursak, bir olayı başkalarının gözünden değerlendirdiğimizde yaşadığımız duygu utanç iken; bir olayı kendi bireysel vicdanımız üzerinde değerlendirdiğimizde yaşadığımız duygu suçluluktur. Her iki durumda da birey öfke duyar, kendisini değersiz hisseder, mahcubiyet duygusu yaşar, küçük düşme hissi yaşar.

Bilim insanları, utancı ‘incinme‘ ile suçluluğu ise ‘sıkıntı verici‘ kavramlarıyla ilişkilendirir. Hatta yapılan çalışmalar, suçluluğun tamir edici ve kişiyi hatasını telafi etme yönünde motive eden bir özelliğe sahip olduğunu göstermektedir. İnsanlar bir davranışlarının hatalı olduğunu gördüklerinde vicdan azabı yaşar ve davranışı düzeltme eğiliminde bulunurlar. Bu anlamıyla suçluluk yapıcı birtakım özellikler ortaya koymaktadır. Birey utanç yaşadığında ise tüm benliğinin zayıf ve başkaları gözünde ne kadar değersiz olduğunu onaylayan bir tablo oluşturur. Sonuçta utanç veya suçluluk, her ikisinin de buluştuğu ortak nokta bireyin yaşadığı içsel gerilimdir. Bu iki duygunun yarattığı içsel gerilim bazen öyle olur ki, kişi psikolojik ve davranışsal olarak çıkmaza girebilir.

İçindeki Öfkenin Sebebi Ne

Gerçekte Nasıl Oluyor?

Utanç ve suçluluk kavramlarının yarattığı sonuçları bir örnek üzerinden somutlaştıralım. Bir kişi doğum gününü en yakın arkadaşlarıyla kutlamak ister ve en samimi üç beş arkadaşını doğum gününe davet eder. Ancak yakın arkadaşlarından biri davete geleceğini söylediği halde gelmez ve aradıklarında da telefonlarını açmaz. Bunun üzerine doğum günü olan davet sahibi, davete gelmeyen arkadaşı için bazı olumsuz ve yıkıcı eleştirilerde bulunur. Arkadaşını sorumsuz olmakla suçlar. Hatta arkadaşının gelemeyeceğini söylemeyecek kadar nezaketsiz olduğundan dem vurur. Aradan birkaç gün geçer ve öğrenirler ki, davete iştirak edemeyen arkadaşlarının annesi, doğum günü davetinin olduğu gün ciddi bir kalp krizi yaşar, yoğun bakıma alınır ve o günden beridir hastanededir, arkadaşları ise telefonunu o aceleyle evde unuttuğu ve bu nedenle de arayan hiç kimseye de cevap veremediği öğrenilir. Sonuçta doğum günü davetinin sahibi olan kişi yakın arkadaşlarının yanında diğer arkadaşını itham ettiği için diğer arkadaşlarının kendisi hakkında neler düşüneceği korkusuyla gerilim yaşar. Öte taraftan da arkadaşıyla ilgili böyle bir ön yargıda bulunduğu için kendisini affedemez ve arkadaşını arayarak özür diler.

Buna benzer milyonlarca örnek verilebilir. Bakınız, bu örnekte davet sahibinin, diğer arkadaşları tarafından eleştirileceği ve değersiz görüleceği korkusu kişide ‘utanç‘ duygusunu ortaya çıkarır. Çünkü burada önemli olan, kişinin diğerleri gözündeki algısıdır. Ancak arkadaşıyla yaptığı haksız ön yargı bu kişinin ‘suçluluk‘ duygusunu yaşamasına neden olacaktır. Bu durum da kişinin kendi vicdani durumudur.

Utanç elbette ki suçluluğa göre çok daha geniş bir yer kaplar. Çünkü suçluluk o davranışla ilgili vicdani muhakemeyle sınırlıdır. Utanç ise kendi ve diğerleri gibi pek çok faktörü içine alır. Bu nedenle utanç hissi çok daha şiddetli ve yıkıcı sonuçlara yol açabilir. Örneğin, iflas eden bir Japon’un intihar etmesinin asıl sebebi utanç hissinin ağırlığından kaynaklanmaktadır.

İçindeki Öfkenin Sebebi Ne

Kişiliğinizde Hangisi Baskın?

Her insanın kişiliğinde bu iki örüntü mevcuttur. Ancak bazı insanlarda utanç duygusu baskın iken, bazı insanlarda suçluluk duygusu daha baskındır. Ancak her birimiz kendimizi düşündüğümüzde, herhangi bir olayda yaşadığımız duyguların sebebinde bizi yönlendiren temel kuvvet hangisi? Utanç mı, suçluluk mu yoksa her ikisi mi?
Yapılan çalışmalar şunu göstermektedir ki, utanç duygusu baskın olan bireylerin empati duyguları daha az gelişmiştir. Suçluluk duygusu baskın olan bireyler ise daha empatik eğilimli olarak ortaya konulmaktadır.
Yine yapılan bilimsel çalışmalarda, toplumsal platformda kadınların erkeklerden daha fazla olarak utanç ve suçluluk hissettiği görülmektedir. Kadınlar üzerindeki toplumsal baskı, gelenekler, normlar, mükemmel kadın ve mükemmel anne olma baskısı, kadınları utanç ve suçluluk eğilimine daha yatkın hale getirdiği söylenebilir. Öfke duygusu da bu ölçüde kadınlarda çok daha fazladır.

İçindeki Öfkenin Sebebi Ne

Utanç ve Suçluluk İnsanın Ruhsal Sağlığını Etkiler mi?

Cevabımız maalesef evet ve büyük ölçüde evet. Utanç duygusunun yarattığı ruhsal bozukluklar; depresyon, narsisizm, eş istismarı, şizofreni, obsesif-kompülsif bozukluk gibi hastalıklar olarak belirlenmektedir. Utançtan arınmış olarak ortaya çıkan suçluluk eğilimlerinin ise psikolojik ve ruhsal bozukluklardan daha uzak olduğu görülmektedir. Ancak utanç ve suçluluk duygularını şiddetli yaşayan bireylerde depresyon, paranoya, obsesif-kompülsif bozukluk, düşmanca duygular, öfke, fobi ve kaygının sıklıkla yaşandığı da açıkça ortaya konulmaktadır. Bu konuda özellikle değerli hocam Doç. Dr. Fatma Gül Cirhinlioğlu’nun çalışmaları bize ışık tutmaktadır.

Sonuç Olarak..

Diyebiliriz ki, insanı tahrip eden her duygu insan için yıkıcı sonuçlar ortaya koymaktadır. Bu nedenle belli düzeylerde utanç ve suçluluk elbette olmalıdır. Ancak bu duyguların aşırı düzeylerde yaşanması, kişiyi psikoza kadar götürebilecek bir ruhsal bozukluk sürecine yol açabilmektedir. Bu nedenle bir olay yaşadığınızda artık kendinize şu soruyu sorabilirsiniz: bu yaşadığım öfke utançtan mı kaynaklanıyor yoksa suçluluk duygusundan mı kaynaklanıyor? Sizin kişiliğinizde hangisi daha baskın? Bu öfkenin sebebi başkaları mı, kendi vicdanınız mı?

Mutlu bir hafta sonu dilerim.

Sevgiyle..

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir