Huzura Açılan Kapıdır Abant!

Huzura Açılan Kapıdır Abant!

Abant’ta Tatil Huzura Açılan Bir Kapıdır

Hani serin gecelerin yatak çarşaflarına sarılı sıcaklığı vardır ya… Sizi iş dünyasından alıp ruh dinginliğine götüren. Uyandığınızda gerinmek ihtiyacı hissettiren… İşte o gecelerin sabahında Abant’ta neyle karşılaşacağınız bilinmez…

Kah berrak bir hava, kah önünüzde buz tutmuş bir göl, göz hizanızda sis bulutu, kafanızı biraz yukarı kaldırdığınızda ufku sisten ayıran çam ağaçları… Tavsiyemdir, hatırım için Abant Palace’ı bir ziyaret edin… Ben kulağımın çınlamasından sizin mutlu olduğunuzu hemen anlarım.

Abant’ın bir eşi de Fransa’daki Annecy gölüdür. İsviçre’ye bir hançer gibi saplanmış Fransa’nın Rhône-Alpes bölgesindeki bu göl dünyanın rağbet ettiği bir doğa harikasıdır. Mont Blanc Havaalanı’yla ulaşılan Anncey de 1600 metre rakımıyla Abant gibidir. Bir farkla ki orası aynı zamanda bir çiçek cenneti ve sesini dünyaya duyurmuş bir mekan…

Yazıyla kışıyla, baharıyla güzüyle insanı doğayla bütünleştiren bir güzellik…

Yaşanası topraklarda güneşin sıcağını, denizin ferahlığını, karın ruha dolan saf beyazlığını yaşamak her zaman mümkün.

Hafta sonu Abant’taydım. Üç günlüğüne bedeni dinlendirmek istedim. Güneşi de gördüm, karı da… Abant gölünün buz tutmuş halini de…

Abant, çevresi 7 kilometre bir göl. Koruma altında. Üç tane otel var göl kenarında İkisi kardeş otel. Taksim İnternational Abant Palace ve Abant Köşk… Diğeri Büyük Abant Oteli. Topu topu üç otel… Sabahları kalkıyorsunuz güneş odanızın içinde, pencereye yaklaşıyorsunuz masmavi bir göl, karşı yakasında tepelere uzanan çam ağaçları. Biraz sonra başı dumanlı dağlar sizi fotoğraf çekmeye zorluyor. Tasviri imkansız bir güzellik…

Anlatayım;

Hani serin gecelerin yatak çarşaflarına sarılı sıcaklığı vardır ya… Sizi iş dünyasından alıp ruh dinginliğine götüren. Uyandığınızda gerinmek ihtiyacı hissettiren… İşte o gecelerin sabahında Abant’ta neyle karşılaşacağınız bilinmez. Kah berrak bir hava, kah sisli dağların doruklarından göle çöken gri bir bulut… Öylesine ilginç ki. Önünüzde buz tutmuş göl, göz hizanızda sis bulutu, kafanızı biraz yukarı kaldırdığınızda ufku sisten ayıran çam ağaçları…

Tavsiyemdir, hatırım için Abant Palace’ı bir ziyaret edin… Ben kulağımın çınlamasından sizin mutlu olduğunuzu hemen anlarım.

Depoyu fulledim, rotayı Bolu’ya çevirdim…

Bolu İstanbul’dan güle oynaya üç saat. Yollar kaymak mı kaymak… Rahvan atın sırtında dökmeden nasıl kahve içilirse Bolu yolu da öyle. Artık dağa da tırmanmıyorsunuz. Açılan tünel size yaklaşık üç kilometre arkadaşlık ediyor sonrası Abant sapağı…

Abant, Bolu’nun 35 kilometre güney batısında şirin bir mekan. Göl, Tabiat Park’ı içinde. Çevresi çam ve köknar ağaçlarıyla çevrili. Yaylaları doyumsuz…

Abant bir heyelan gölü, rakım 1350 metre. ‘Abant alası’ denen sarı benekli Alabalık türü damak tadı… Bıyıklı sazan da var. Nisan-Eylül arası avlanmak yasak. Av yasağı dışında Milli Park ilgililerinden 20 TL karşılığı izin alıyorsunuz ve kenardan oltayla üç balık tutma hakkı kazanıyorsunuz. Kapsama alanı 125 hektar…

Gezeyim derseniz 18 km ötenizde Mudurnu var. Tarihi evleri bir tablo görüntüsünde… Eski Türk evlerinin sakız gibi beyaz işlemeli örtüleri kerevetlerin üzerinde, duvarlarda el işi örtülerin okşadığı raflar var…

Abant, Özel İdare’nin elinde… Otellerin üçü de işletme hakkıyla kullanılıyor.

Dipten kaynak bulan ve birkaç dereyle beslenen gölün seviyesi yükseltilmek istenmiş, kapaklar kapatılmış, lakin su yükselince ağaçlar zarar görür diye vaz geçilmiş…

Anlayacağınız Abant doğanın ta kendisi. Yapay hiçbir şey yok…

Yaban ördeği, su samuru, ormanında tavşanlar, domuz, tilki, ayı bile var… Geyik avlamak yassak!

Abant’ın baharı yemyeşil…

Yazı doyumsuz,

Güzü rengarenk; yapraklar sarı, kırmızı, turuncu, yeşil, mora çalan bir renk cümbüşü…

İmiş…

Kışı bembeyaz. Ben canlı şahidiyim.

Fotoğraf makinem de nostaljiye can veren şahit…

Abant’ın müdavimleri; İstanbul ve Ankara

Dört mevsimi dolu dolu yaşayan Abant’ın en önemli konukları İstanbul ve Ankara’dan. Hafta sonları doyumsuz güzelliklerin, sakin ve gizemli bir hayatın özlemi içinde olanlar Abant’a akın ediyor. Hatta öyle ki Türkiye’de bin büyük sanayi kuruluşu varsa bunun yarısının Abant’a seminer için geldiği de bir gerçek. Bayramlarda, yıl başlarında, özel günlerde ve hafta sonları Abant doğa meraklılarının adeta istilasına uğruyor. Reklamını misafirlerinin beğenisiyle dilden dile aktarılarak yapan Abant’ın yabancı misafirleri de var; Araplar. Son on yıldır yaz aylarında Araplar tadını çıkartıyormuş Abant’ın.

Koruma alanı oluşundan dolayı yatak kapasitesi sınırlı olan Abant otellerinde konaklamak istiyorsanız ve toplam 900 yatakta üç gecemiz olsun diyorsanız mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerekecektir.

Etkinlikler

Göl turu yapan faytonlar… At sırtında gezinti… Bisiklet sporu…Yaylalarda yamaç paraşütü… Ve; beyin fırtınasının yapıldığı göl manzaralı mükemmel toplantı salonları…

Yakın geçmişe kadar göl üstünde sandal sefası da yapılıyormuş. Buz tutan gölde buz pateni de yapılıyormuş. Abant koruma altına alınınca bunlar tarihe karışmış…

Sabah faslında; yürüyüş parkurları, fitness salonları, olimpik ölçülerde kapalı yüzme havuzu, sauna… Bütün bunlardan sonra kitabınızı elinize, gazetelerinizi koltuğunuza alıp gideceğiniz göle nazır ‘Kış Bahçesi’nde içeceğiniz Türk kahvesi kırk yıl hatırı kalacak cinsten bir mutluluk yaşatacaktır sizlere…

Akşam faslında; leziz yemekler, müzik eğlence ve de şömine karşısında gece yarılarına varan dost sohbetleri…

Şehrin bezdiren trafiğinden sıkıldıysanız, stres yüklü iş ortamlarından birkaç gün olsun ayrılıp derin nefes almak istiyorsanız, yakın dostlarınızla ya da yüreğinizdeki sevgiyi paylaşacak eşlerinizle geleceğiniz en güzel tatil yeri Abant’tır sanırım. Lafın özü ise şudur; Abant’ta tatil huzura açılan kapıdır.

Hiç düşünmeyin; iki kapılı bir handa gündüz gece gittiğinizi bilerek bir de Abant Palace’a gidiniz… Gölü, ormanı, doğayı, hayatı kucaklayınız…

Topuk Yaylası sarı-lacivert olmuş

Abant’ın batısındaki Topuk Yaylası artık Fenerbahçeli… Aziz Yıldırım akıllı bir iş yapmış. Cennetten yer satın almış. FB buraya damgasını vurmuş. Çok yakında Abant spor turizmi için kolları sıvıyor. Öylesine geniş alanlar var ki futbol sahaları yapımı düşünülüyor. Abant spor merkezi olma yolunda.

Taksim İnternational Abant Palace şu günlerde halka arzı planlıyor. Proje kapsamında otelin sınırları içindeki 135 dönüm alanda üç futbol sahası, yürüyüş alanları, spor kompleksiyle de spor kulüplerine hizmet vermeyi hedefliyor.

TAYYİP BEY ABANT KÖŞK’TE 2 GÜN DİNLENDİ

Abant gölü kenarındaki ilk mekan 1936’da Gazi’nin emriyle Atatürk Köşkü olarak tesis edilmiş… 1938’de İnönü Köşkü olmuş… Atatürk ve İnönü zaman zaman burada konaklamış. Sonrasında devlet misafirhanesi olarak kullanılan bu bina yıllar yılı kaderine terk edilmiş. Kenan Evren döneminde halka açılımı düşünülen mekan, zamanın Başbakanı Turgut Özal marifetiyle tekrar onarılarak halkın hizmetine sunulmuş. Daha sonra Taksim İnternational’in kiraladığı bina Abant Köşk Oteli olarak hizmet verir olmuş.

Hatırlayın 2008 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan iki gün sırra kadem basmıştı… Üçüncü gün basın yerini bulunca ne yazık ki Başbakan’ın dinlencesi ancak iki gün sürebilmiş…

Sadece 12 odası bulunan bu tarihi binada ben de bir acı kahve içme fırsatı buldum. Başbakan Erdoğan’ın çalışma masasına oturdum, dubleksteki istirahat odasını gördüm.

Harika…

Abant Köşk bugün konuklarını ağırlıyor bu odalarda… Önceden rezervasyon şartıyla… Laf aramızda seneye binanın altına 250 metrekare spor salonu da yapılacak. Bana kulak verin lütfen… Gözleriniz orayı görsün.

Dikkat!
Size ufak bir uyarı;
Abant’ta banka yok!
Bankamatik de yok!
Yanınızda para yoksa…
Kredi kartı imdadınıza yetişiyor.
Reklamda saniye rekorları kıran bankalara duyurulur.

Kaynak: Yeni Şafak
Yazı: OSMAN TANBURACI

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir