Hoşgeldin Ey Şehr-i Ramazan

Hoşgeldin Ey Şehr-i Ramazan

Hoşgeldin Ey Şehri Ramazan

“Ademoğlu’nun işlediği her hayr ancak kendisi içindir ; ancak oruç ise benim içindir.”

Duydun mu gelenin ayak seslerini ? Hissettin mi ötelerden gelen o misk kokusunu ? İklimin bile lütufkarlığı ibret oldu mu gözlerine..? Gelen , ağır bir misafirdir ey ruhum ! Gelen, Hak Teala’dan bir haber, bir imtihan, bir nefs mücadelesidir! Nasibinse ; yüzüne nur, kalbine zaferdir!

Üç ayların ruh iklimi elbette ki bambaşka. Üç aylarda tutulan oruçların lezzeti de keza öyle. Ramazan ayının gelişiyse bir şölen gibi. Ramazan’da dünyanın çehresine nur yağarmış gibi gelir her zaman. Her yerde rahmet yağmurları, bir nefes olur, soluk olur sanki.

“Ramazan ayı girince gökyüzünün kapıları açılır, cehennem kapıları kapatılır ve şeytanlar da zincire vurulur.” (Ebu Hureyre’den)

O hilal ki, görüldüğünde farz olan bir ibadettir oruç. Nefsin en güzel terbiyesidir zannımca ! İnsana nasıl da güzel yakışır oruçlu olmak. Oruç, insana hikmet de kazandırır muhakkak, nasıl kazandırmasın ki ! Allah’ın yüce tecellisi, madden ve manen, insan benliğini sarınca geriye artık neyin kıymeti var ki ?

Resulullah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem, Ramazan ayında sahur yemeğini yemek gerektiğini zira, sahur yemeğinde bir bereket olduğunu müjdelemektedir. Yine, iftar sofraları da muazzam bir bereket göstergesidir. Ancak sofra israfının önüne geçmek de önemli. Sahur ve iftar sofralarımızın mütevazi ölçüsü, yaptığımız ibadetin doğasına daha çok yakışmaktadır. Düşünün ki Peygamber Efendimiz (SAV) visal orucu tutardı. Visal orucu, iftar etmeden oruca devam etmek anlamına gelir. Sahabeler sorarlar : “ Sen visal orucu tutuyorsun ya Resulallah! ” Efendimiz ( SAV ) buyururlar : “ Ben, sizin gibi değilim. Ben, Rabbim tarafından yediriliyor ve içiriliyorum. Sizler, amellerden, gücünüzün yeteceği şeyleri yapın. ” Amellerden gücümüzün yettiğini yapmamızı isteyen bir yol göstericinin, sofralarımızda da aşırılıktan sakınmamız gerektiğini vurguladığını unutmamak lazım !

Sadece sofralarla sınırlı kalmıyor bu ölçü hususu. Yine en çok “ dil ” hususunda da, sadece Ramazan ayında değil, her daim ölçüyü korumak gerekiyor. Dilin kemiği yok derler ama bizler omurgalı canlılar olarak dilimizin de, elimizin de kemiğine sahip çıkmalıyız. Bu en başta, mü’min sıfatı olarak boynumuzun borcudur.

“ Oruç, cehennem ateşine bir kalkandır. Oruçlu olan kimse, kötü söz söylemesin ve cahil bir kimsenin yaptığı cahilane hareketlerde bulunmasın. Eğer birisi kendisi ile kavga etmeye kalkarsa veya kendisine söverse iki kere “ben oruçluyum !” desin. ” (Ebu Hureyre’den)

Orucun faziletleri öyle büyük ki, anlatmaya bir kelam yok. Bizim aciz kelimelerimiz yetmese de anlatmaya bu büyük fazileti, Rahman’ın kusursuz nakşı anlatır her şeyi … İnsanı sarsan o kelamlar …
Oruçlu kimse ki, yemeyi ve içmeyi terketmiş, benim için nefsi arzularından vazgeçmiştir. Oruç, tamamen benim için, içine riya karıştırılmayan bir ibadettir ve bu ibadetin karşılığını bizzat ben veririm.

Ramazan ayında, elbette ki dikkat edilmesi gereken adab-ı muaşaret mevzuları da mühim. Herhangi bir sebepten dolayı oruç ibadetini farz edemeyen kişilerin, oruçlu insanların yanında, sokakta, çarşıda yemek yerken ya da su içerken daha özenli olması gerekiyor. Son yıllarda özgürlüklere yapılan aşırı vurgular nedeniyle toplumsal hassasiyetlerimizin bu konuda esnediğini düşünüyorum. Bu kadar rahat davranmak bir özgürlük göstergesi değil, düpedüz saygısızlık olarak literatürde yerini almaktadır. Etrafta yaşlı, çocuk, genç birçok oruçlu insan varken, sadece özen göstermek lazım gelir. Bu da zor olmasa gerek!

Çocuklar demişken, çocuklara da orucu sevdirmek ve anlatmak için en güzel dönem yine Ramazan ayıdır. Güçleri yettiğince oruç tutmalarına vesile olmak, büyüdüklerinde de orucun omuzlarına yük gelmemesi ve bahanelerle orucu terk etmemeleri için oldukça önemli.

Oruç, samimi bir ibadettir. Mükafatı büyüktür. Zira, cennette, Reyyan denilen bir kapı olduğu söylenir. Bu kapıdan sadece oruç tutanlar girecektir ! Allah’ın lütfu ve merhameti sonsuzdur. Günler uzun, günler kısa ne fark eder, bu yol Rahmanın yolu ! Uzunmuş, kısaymış yol zararı yok, biz bu dünyanın sahipleri değil, misafirleriyiz…Biz sadece konar-göçeriz…

Tüm Müslümanlara bereketli, kargaşa ve kaostan uzak, İslam alemine yakışır bir Ramazan ayı dilerim.

Selam ve dua ile

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir