Evliliğin Amacı Nedir? Kadın ve Erkeğin Evlilikte Rolleri Karışırsa Ne Olur?

Evliliğin Amacı Nedir? Kadın ve Erkeğin Evlilikte Rolleri Karışırsa Ne Olur?

Evliliğin Amacı

Evliliğin amacı; kadın ve erkeğin yani zıt kutupların, dünya ve ahiret saadetini kazanmaları ve hayırlı nesiller yetiştirmeleri için bir araya gelerek birbirlerinin ihtiyacını gidermesi ve birbirini tamamlamasıdır. Görüldüğü gibi evlilik, bir ihtiyaçtan kaynaklanır. Temelinde menfaat, keyif ve rahattan ziyade yardımlaşma ve dayanışma ihtiyacı yatar.

Bu çerçevede insanlığın ilk döneminden günümüze kadar, kadın ve erkek, doğuştan getirdikleri kabiliyet ve meyillerine, fiziki ve ruhi yeteneklerine göre aile içinde dayanışma ile iş bölümü yapmışlardır. Burada erkeğin, kadına kıyasla daha güçlü bir fiziki yapıya sahip olması onun ev dışında bulunabilmesine izin verirken; fiziki zayıflığının yanı sıra çocuk doğurma özelliğiyle de kadının ev içinde, eve bağımlı bir rol üstlenmesini gerektirmiştir.

Demek ki bu iş bölümü, resmi ve dini bir belirlenme ve zorunluluk altında değil, fıtri ve gönüllülük esasına göre kendiliğinden gerçekleşmektedir. Bundan dolayıdır ki, İslam dini de iş bölümünü; tarafların fıtratına, ihtiyacına, kültürüne, örf ve adetlerine ve de eşlerin kendi arasındaki uyum ve anlaşmalarına bırakır.

Kadın ve Erkeğin Ev İşlerinde Yardımlaşması

Aile içinde ihtiyaç olduğunda kadın, gücüne ve fıtratına göre erkeğin işini, erkek de aynı şekilde kadının işini yapabilir veya birbirine yardım edebilir. Ancak burada da erkeğin ev işlerinde kadın gibi mahir olmasının beklenilmesi veya kadının dışarı işlerini erkek gibi yapmasının istenmesi, özellikle çalışan çiftleri son derece yıpratmakta ve aile içinde huzursuzluğa neden olmaktadır. Burada yardım düşüncesiyle yola çıkılması ve fıtrata uygun işlerin yapılması sorunları asgari düzeye indirecektir.

Ailede önemli olan bir diğer şey ise, bunun kadın-erkek eşitliği adına değil de evin sorumluluğunu birlikte yüklenmek ve birbirine ihtiyacı olduğunda yardımcı olmak adına yapılmasıdır. Çünkü modern dönemde kadın ve erkeğin eşit olduğu, evlilik hayatında sorumlulukların da eşit bir şekilde paylaşılması gerektiği düşüncesi öne çıkmaya başladı. “Her şeyin eşit olması gerektiği” şeklindeki zorlama bir evlilik algısı, sadece çatışma doğurdu, aile ilişkilerini çözen ve yıpratan bir etken olmaya başladı.

Kadın ve Erkeğin Çalışması

Erkeklik ve kadınlık rollerini yalnızca evde yapılan işlerle indirgemek doğru değil. İslamın kadın-erkek rolleri konusunda önem verdiği şey evde yapılacak işler değil, erkeklik ve kadınlık rollerine bağlı kalmaktır. Burada temel ölçü; ailede erkeğin kendisine mahsus sıfatlar ve davranışlar içinde, kadının da kadınlığa özgü sıfat ve davranışlar içinde olmasıdır.

Bu çerçevede erkekten istenen, aile içinde kavvam olmasıdır. Yani cesareti, çalışkanlığı, ciddiyeti, merhameti, gücü, esnek otoritesi ile aileyi dış tehlikelere karşı korumak ve ailenin geçimini sağlamaktır. Erkek, böyle davrandığı sürece ev içindeki “ağırlığını” muhafaza edecektir. Kadından beklenilen ise, öncelikle şefkati, nezaket ve letafeti, eğiticiliği ile aile de erkeğin eksik bıraktığı noktaları tamamlamaktır.

İşte bu rollerde bir karmaşa olursa eşler arasında olduğu gibi, çocukların evliliği ve cinsel kimliği açısından da sorunlar yaşanmaktadır. Çünkü rol, deneyim ve işlevlerin insan biyolojisine çok önemli etkisi bulunuyor. Roller karışınca, erkek ve kadının hem psikolojisi hem de fizyolojisi değişiyor. Yani erkek pasif, edilgen olur, anne rolünü üstlenir; kadın da aktif ve otoriter olur, baba rolüne girer ve ailenin geçimini tek başına üstlenirse rol karmaşası yaşanır.

Anne-Baba ve Çocuk

Bu durum, eşlerin cinsiyet rollerini değiştirebileceği gibi, ebeveynlerini rol model olarak gören çocuklar için de cinsiyet karmaşasına da neden olabilir. Çünkü böyle bir ailede, evde babasını pasif, aşırı yumuşak ve bağımlı gören çocukların zihninde erkeklik modeli tam yerleşmiyor.

Böyle bir durum ayrıca her iki cinsi de psikolojik olarak rahatsız ettiği için evlilik huzurunu olumsuz etkilemektedir. Çünkü erkek, bazen kolayına geldiği için aile içinde pasif bir konumda kalsa da, fıtratına ters bir durum olduğu için bilinçaltından yaşadığı tatminsizlikten dolayı agresif ve öfkeli olabilmekte, eşine ve çocuklarına gösteremediği erkekliği, başka alanlarda gösterme çabasına girmektedir.

Aynı şekilde kadın da kadınlığa mahsus letafet ve nezaketini bozup, erkelere benzediği zaman maddi olarak “güçlü olabilir” ama iç huzurunu ve mutluluğunu kaybeder.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir