Erteliyorum Öyleyse Yarın! Belki…

Erteliyorum Öyleyse Yarın! Belki…

Zeynep Karaca Yazıları

Hayatımın dev bir ertele butonu tarafından idare edildiğinden uzun süredir şüpheleniyordum ama artık eminim. Mesela ‘merhaba ismim Zeynep ve hayatım bir ertele butonu tarafından idare ediliyor’ gibi.

Liseyi net olarak hatırlamıyorum ama üniversite yıllarında ‘erteleme hastalığı’na yakalandığımı söyleyebilirim. Hatta kendim için değil birçokları için de bu fikri savunabilirim. Hatta sürecin gelişimini şu şekilde özetleyebilirim; ‘son dakikada çalışıp sınavdan yüksek puan aldım, son güne bırakıp projeyi teslim tarihine yetiştirdim’ gibi üstü kapalı bir şekilde kendi zekâmıza selam yolladığımız ifadeler zamanla yerini ‘adrenalin seviyorum’a daha sonra ‘yok yapamıyorum’, ‘son dakika gelmeden neden başlayamıyorum? gibi hafif korku içen ifadelere bırakıyor. Bundan sonrası ise sizi bekleyen ‘erteleme hastalığına hoş geldiniz’ tabelası.

Zeynep-Karaca-Yazıları

Ertelemek insanı öyle kuşatan bir şey ki bir süre sonra ertelemek bir şeyi yapmamak için bahane bulup ileri bir tarih atmak için bir başvurulan bir araç olmaktan çıkıyor amacın ta kendisi oluyor. Bunu ödevimi yapmamak için yorgunum en iyisi namaz kılıp yatayım dediğim zaman namaz kılıp yatmayı da ertelemek için farkında olmadan bir şeyler karalamaya başlamamla fark ettim. Sürekli ödev diyorum ama bu bazen ütülenmeyi bekleyen bir kıyafet yığını yahut boşaltılmayı bekleyen bir bulaşık makinesidir (biliyorum ki en çok ertelenen şeydir) yani neyi yapmanız gerekiyorsa ertelemenin konusu odur. Bu noktadan sonra Çağımızın Hastalığı: Erteleme. DAN! Diye büyük puntolarla başlık atmak istiyorum.

Zeynep-Karaca-Yazıları

Çağımız demişken elbette ertelemeyi çağımızın bir diğer hastalığı her birimizin kendini hatalardan münezzeh mükemmel bir şey sanması, eşref-i mahlukât algısını çarpık bir yerinden yakalaması çerçevesinden çıkmadan inceleyeceğim. Çünkü diyeceğim çünkü artık dakikada bir facebook bildirimlerimizi kontrol ediyor twitterda başkalarının neler yapmakta olduğunu merak ediyoruz. Her gün whatsapp’a iki dakika bakmayınca 989834778365 msj birikiyor diye şikayet eden birine rastlıyoruz. Beni bir numaralı sosyal medya düşmanı sanmamanızı dileyerek önemli olduğunu düşündüğüm hatta en önemli olduğunu düşündüğüm şey olarak eğitim sistemini göstereceğim. Bu fikrimi birçok defa farklı vesilelerle paylaştım tekrar edeyim; bence eğitim sistemimizin temelini ‘gençler belli bir yaşa gelene kadar oyalansın, nerde olduğu belli olsun’ fikri oluşturuyor. Çünkü birinci sınıftan itibaren müfredata İngilizce dersi konulup hâlâ öğretilemiyorsa, türev, integral, trigonometri gibi konuların olduğu matematik dersini verebiliyor ama aslında ‘sayılar’ ünitesini bile halledemiyorsak, bütün dersleri saymama gerek yok diye düşünüyorum şeklen var olan bir sistemden bahsedebiliriz ancak. Bu sistem içinde de zekası çok değil bir parça parlaklık gösteren her öğrenci daha fazlasını yapabilecekken istenmediği için köreliyor isteneni de son günde yapabildiğini fark edince hayatının her alanında kendini gösterecek olan erteleme, üşenme hastalığına yakalanıyor.

Zeynep-Karaca-Yazıları

Ya da ben dediğim gibi kendi mükemmelliğine hayran hayran bakan çağımız insanını temsilen hatamla yüzleşmeyi erteliyorum. Çünkü hatayı kabul sonrasında harekete geçme eylemini gerektirir fakat ben bu yazıyı kendimi ‘kahve yapayım öyle yazarım’ derken yakalayıp ‘yazmadan kahve içemezsin’le tehdit ederek yazdım. Durumun vehametini yeterince gözler önüne serdiğime inanıyorum.

Gençlere tavsiyem; bir kereden bir şey oluyor erteleme işine hiç bulaşmayın! 🙂

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir