Burası da İstanbul…

Burası da İstanbul…

Muhafazakar-Tatil-ve-Gezi

İstanbul’da yaşıyor ve sonbaharın güzelliklerini ıskaladığınızı düşünüyorsanız Sarıyer’deki Atatürk Arboretumu’nun yolunu tutun deriz. Güneşli bir günde minderinizi, yağmurlu havalarda şemsiyenizi alıp gidebileceğiniz bu müzede, şehrin karmaşasından uzaklaşıp temiz bir hava alabilirsiniz.

Gözünüz yeşili, ciğerleriniz oksijeni, kulaklarınız kuş cıvıltılarını mı özledi? Duvarlar arasından baş göstermeye çalışan otsu bitkiler ve kaldırımlara monte edilmiş ağaçlar sizi mutlu etmeye yetmiyor, iş yerinizdeki saksılar oksijen ihtiyacınızı karşılayamıyor mu? Ağaç lügatiniz çocukluğunuzdan hatırladığınız kestane, gürgen, palamutla mı sınırlı kaldı? Ve köyünüze geri dönüş yolunda üzerinden geçmeniz gereken köprünün altından çok mu sular aktı?

Kimi muhitlerde ağaç başına onlarca insanın düştüğü İstanbul’da çoktan unuttuğunuz, yeni neslilden kimilerinin belki de henüz tanışma fırsatı bile bulamadığı doğal güzelliklere sahip bir yer var. Sarıyer sınırları içerisindeki Bahçeköy’de bulunan ‘Atatürk Arboretumu’ (arboretum ‘canlı ağaç müzesi’ anlamına geliyor) hem şehrin göbeğinde, hem de şehir karmaşasından çok uzakta bir yerde. Güneşli havalarda yastığınızı kucaklayıp, yağmurlu havalarda şemsiyenizi avuçlayıp gidebileceğiniz bu müzedeki her bitkinin çiçek açma mevsimi başka. Yani burayı gidip görmeniz için en az dört güzel nedeniniz var.

Muhafazakar-Tatil-ve-Gezi

Burası neresi?

Atatürk Arboretumu, Orman Genel Müdürlüğü ve İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nin ortak işletmesi olarak 1949 yılında Belgrat Ormanı’nın güneydoğusunda, 296 hektarlık bir orman parçası üzerinde kurulmuş. Küçük-büyük, uzun-kısa, İstanbul ikliminde yaşayabilen 2 bin civarında farklı ağaç ve çalı türü bulunuyor bu canlı müzede. Aslında bilimsel amaçlı kurulan bir yer ama halka da açık. Sabah 08.00’de kapılarını açan arboretumu akşam güneş batana kadar dolaşabilirsiniz. Hafta içleri giriş ücreti öğrenciler için 1, diğer ziyaretçiler içinse 2 lira. Cumartesi ve pazar günleri sadece yıllık serbest giriş kartı olanlar ve önceden randevu alan gruplar ziyaret edebiliyor.

Muhafazakar-Tatil-ve-Gezi

Gidince neler yapmalı?

İlk girdiğinizde kaçınılmaz olarak önce biraz afallayacaksınız. Çünkü çevrede ne sayacak otomobil ne de bakacak vitrin var. Kısa bir süre sonra ise keşfedilmeyi bekleyen çok şey olduğunu fark edeceksiniz. Girişin biraz ilerisinde önünüze 5 uzun yol çıkacak. Bunlardan birini seçerek sizi bekleyen sürprizlere ilk adımı atabilirsiniz. Sürprizi bozmak gibi olmasın ama en soldaki ve sağdaki yollar ağaçlarla çevrili iki büyük göle çıkıyor.

Botaniğe ilgi duyuyorsanız sizin için oldukça uzun bir gezinti olabilir bu. Her bir ağacın altında Latince adı yazıyor. Ağaçlar hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek istiyorsanız elinize bir kitap alarak gezmenizde fayda var.

Kaymakağacı, gülibrişim, şemsiye ağacı, kutsal bambu, gümüşi ıhlamur, kartopu… Hepsi bir yana, buranın meşe koleksiyonunu mutlaka görmelisiniz. Bir ağacın kaç farklı çeşidi olabileceğine hayret edeceksiniz.

Fotoğraf makinesi olmadan giderseniz pişman olabilirsiniz. Çünkü diğer mevsimlerde olduğu gibi burası sonbaharda da çok fotojenik. Gelinlik ve damatlıklarıyla gelen yeni evli çiftler ve kep atmaya gelen mezun öğrenciler kadar fotoğrafçılıkla ilgilenenlerin de gözde mekânlarından burası.

Kitapseverler için de uygun bir yer olan ormanda nilüferlerin yüzdüğü gölün karşısında banka oturup gün boyu kitap okuyabilirsiniz.

Arboretumda yiyecek satılan herhangi bir yer bulunmuyor. Bu yüzden gezinti sonrası acıkma ihtimalinize karşı yiyecek bir şeyler götürmenizde fayda var.

Girişteki gölete ev sahipliği yapan ördeklere eli boş gitmek istemiyorsanız yanınızda bir parça ekmek götürebilirsiniz.

Sağdan ikinci ve en uzun yol, yönetmenliğini Metin Erksan’ın yaptığı ‘Keloğlan ile Cankız’ filminin de çekimlerinin gerçekleştirildiği kuleye çıkıyor. Şansınız varsa bu yolda ilerlerken ormanda dolaşan karacaları bile görebilirsiniz.

Muhafazakar-Tatil-ve-Gezi

Müze kuralları

Her müze gibi buranın da birkaç ufak kuralı var. Öncelikle piknik yapma niyetiyle gelmiş olanlar buraya sokulmuyor. Top oynamak, bisiklete binmek ve tabii ki ateş yakmak yasak. Bir de sergilenen ağaç, çalı ve çiçeklerin tahrip edilmemesi önemli. Hoşumuza giden çiçekleri ya da yaprakları hatıra olarak almakta sakınca görmesek de yılda 20 bin kişinin ziyaret ettiği bu ormanın doğal dokusunu korumak adına bu noktalara dikkat etmekte fayda var.

Nasıl gidilir?

Araçlarıyla gidecek olanlar önce Beşiktaş’tan Sarıyer yönünde ilerleyerek Büyükdere Caddesi’nden Hacıosman’a ulaşabilirler. Daha sonra tabelaları takip ederek Bahçeköy’e ulaştıktan sonra, İstanbul Üniversitesi spor salonunun karşısındaki Kemerburgaz Yolu‘na dönerek 500 metre ileride yer alan Atatürk Arboretumu’na ulaşabilirler. Toplu ulaşım araçlarını kullanıp gitmek isteyenler ise Hacıosman metro durağında indikten sonra 15 dakikada 1 kalkan 42HM numaralı Bahçeköy otobüsleriyle 20 dakikalık yolculuk sonrası Bahçeköy’de inip, Kemerburgaz yolundan 500 metre yürüyerek buraya ulaşabilirler.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir