Beyoğlu Artık Muhafazakar Kesimin de Uğrak Semti

Beyoğlu Artık Muhafazakar Kesimin de Uğrak Semti

Yaşlı-genç, kadın-erkek, zengin-fakir, sağcı-solcu, öğrenci-işadamı/iş kadını, vasıflı-vasıfsız, başörtülü-açık; artık herkesin kendine göre bir Beyoğlu’su var. Hayata bakışları, yaşam tarzları farklı olsa da her kesimden insan Beyoğlu’nda kendine ait bir şey buluyor. Bunun yanı sıra ortak noktalar da var İstiklal Caddesi’nde; Simurg, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul Kitapçısı gibi. Sinemalar, sanat galerileri ve kültür merkezleri de keza.

İnsanların “Beyoğlu’na çıktım” diye cümleler kurduğu, İstiklal’e çıkmanın bir sınıf göstergesi olduğu dönemler çok eskide kaldı. Zarif giyinmiş kadınların, şapkalı, paltolu erkeklerin arz-ı endam ettiği, “seçkinlerin yeri” olarak bilinen Beyoğlu, zamanla kimlik değiştirdi ve herkesi, her kesimi kucakladı. Yaşlı-genç, kadın-erkek, zengin-fakir, sağcı-solcu, öğrenci-işadamı, iş kadını, vasıflı-vasıfsız, başörtülü-açık, artık herkesin kendisine göre bir Beyoğlu’su var. Hayata bakışları, yaşam tarzları farklı olsa da her kesimden insan Beyoğlu’nda kendine ait bir şey buluyor. Farklılıkları kucaklayan İstiklal’deki bu renklilik daha caddenin başında kendisini hissettirmeye başlıyor. Tıpkı dört mevsim gibi farklı insanlar topluluğu bir arada ve bir o kadar da birbirinden uzak kendi dünyalarında yol alıyor cadde boyunca. Zaman zaman yolları bir kitapçıda ya da bir pasajda kesişiyor, bazen de bir bar ya da cami yolunda ayrılıyor.

beyoğlu içkisiz mekanlar

Muhafazakârların Beyoğlu’su

Beyoğlu, insana özgürlüğü ve kendin gibi olmayı hissettiren bir semttir. Sanki İstiklal, insana hesapsız kitapsız tamamen istediği gibi davranabilme, kendine ait bir şeyleri yapabilme özgürlüğünü verir. Burada sınırlarını insan kendi belirler, bu kadar yoğun kalabalık insan topluluğunun arasında insan kendini özgürlüğün kalesinde hisseder. Bu özgürlük sanılanın aksine çoğu zaman salaşlık ve savrukluk değildir. Aslında herkesin penceresinden başka bir Beyoğlu vardır. Buraya gelen insanların çoğu karşı pencereye geçip bir de oradan Beyoğlu’na bakmayı tercih etmez, ama onun o pencereden bakmasından da rahatsızlık duymaz.

Muhafazakâr biri Beyoğlu’na rotayı kırdığı zaman daha İstiklal’in en başından saatine bakıp namaz vaktini hesaplamaya başlar. Girişteki mescit ya da az aşağıda bulunan Ağa Camii vakte göre ilk uğrak mekânı olur. Vakit namazını kılmanın vermiş olduğu huzurla tekrar kalabalığın arasına karışır. Ellerindeki dergileri havaya kaldırıp satan daha çok aşırı sola mensup üniversitelilere ya da hayvanlar için kartpostal satanlara mutlaka yakalanır! Kenarda bekleyen ve adeta Beyoğlu’nun dekoru haline gelen Milli Piyangocular, simitçi arabaları her zamanki gibi yerindedir.

Tüm bu alışıldık görüntülerin yanında köfte, döner kokularının buram buram yükseldiği ortamda zevk sahibi olduğu kadar biraz da geliri iyi olan muhafazakâr kesim rotasını Hacı Abdullah‘a çevirir. Zira içkisiz mekâna dikkat kesilen muhafazakâr insanlar için dört başı mamur bir menünün sunulduğu, nadir içkisiz mekânların başında burası vardır. Biraz daha hesaplı yemek isteyenlerin tercihi ise Lades Restorant’tır.

hacı abdullah alkolsüz restoranlar

Tatlı ve çay keyfi için Özsüt ya da Saray vazgeçilmez yerlerdir. Muhafazakâr kesim için Beyoğlu daha çok İstiklal Caddesi’nden ibarettir. Arka sokaklara girmek, apartman içinde bulunan kafelerin kapısını çalmak, meyhanelerin, barların olduğu yerlere doğru süzülmek, gizli kalmış mekânları keşfetmek muhafazakârların çok da iltifat göstermediği bir şeydir. Fakat hayata bu pencereden bakmayanların uğrak mekânları başkadır. Yazarların ve sanatçıların da zaman zaman tercih ettiği, gazetecilere görüntü verdiği Beyoğlu’nun arka sokakları daha çok gece yaşamını seven insanlara aittir. Bira kokularını daha sokağın başında hissedilmeye başlandığı arka sokakların sahibi akşamcılardır.

İstanbul’a yolu düşen turistlerin birçoğu İstiklal’e uğramadan bu büyülü şehirden gitmek istemiyor. Çok sayıda yabancı uyruklu insanın da yaşadığı İstiklal’de camların önüne konulan koltuklarına gömülmüş kahvelerini içerken İstiklal’i izleyen özellikle 60 yaş üstü turiste rastlamak mümkün. İstiklal’de kahve keyiflerini tamamladıktan sonra turistler ellerindeki makinelerle rotayı Galata Kulesi’ne doğru çevirir.

Öğrencilerin Beyoğlu’su

Öğrenci demek, harcamalara dikkat kesilmek, kısıtlı imkânla yaşamı idame ettirmek demektir. Çay ve simit öğrencinin menüsüdür. Simit evleri, sokak simitçileri en çok iltifatı bu yüzden öğrencilerden görür. Eğer bir öğrencinin dışarıda yemek yiyecek bir bütçesi kalmışsa Beyoğlu’ndaki ilk mekânı Bereket Döner olur. Burası farklı yemek çeşitleriyle olduğu kadar fiyat aralığıyla da öğrencilere hitap eder. Gençler için İstiklal, gezmenin yanı sıra alışveriş yapmanın da en uygun mekânıdır. Onların dünyasında Beyoğlu daha çok pasajlardan ibarettir. Aznavur Pasajı, Atlas Pasajı, Suriye Pasajı, Terkoz… gibi mekânlar bir anlamda öğrencilerin alışveriş için vazgeçilmez noktalarıdır. Tabii pasajlar sadece öğrencileri cezbetmiyor, sıra dışı giyinmek isteyen, renklere bürünmekten korkmayan ve bir o kadar da ucuz alışveriş yapmak isteyenler için pasajların yeri bir başkadır.

Sokakta yaşamak zorunda kalan insanlar için İstiklal ışıl ışıl gecesiyle bir anlamda sığınılası en doğru adres olarak duruyor. Bu yüzden olsa gerek çeşitli nedenlerden dolayı sokakta barınmak zorunda kalan birçok kadın akşamları İstiklal’in yolunu tutuyor. Bir anlamda evsizliklerini, yalnızlıklarını İstiklal’in ışıkları ve sabaha kadar devam eden hareketliliği içerisinde bertaraf ediyorlar.

beyoğlu içkisiz mekanlar 1

Beyoğlu’nda ortak noktalar

Herkesin ayrı yollara dağıldığı, kendine ait bir şeyler bulduğu Beyoğlu’nda insanları ortak noktada buluşturan bir şey var ki o da kitapçılar. Bunların başında ise Simurg geliyor. İstanbul Kitapçısı, Yapı Kredi Yayınları ve İnsan Yayınları başta olmak üzere kitabın adresi diğer yayınevleri de her kesimin buluştuğu mekanlar. Yine Aslıhan Pasajı’nda nam-ı diğer Beyoğlu Sahaflar Çarşısı da bu notlardan biri. Sahaflara gidip kitap karıştırmak, Mustafa amcanın oraya gidip çay içmek, İstiklal boyunca sokak şarkıcılarının söyledikleri müziklere kulak vermek, aniden bir filme bilet almak, geçen tramvayın arkasından bakmak, bir dükkânın önüne çömelip gelip geçeni izlemek, hayaller kurmak, bir kitabın satırlarının arasına dalmak İstiklal’deki her insanın ortak noktasını oluşturuyor.

Aslında Beyoğlu’ndaki buluşma noktalarından biri de Atatürk Kültür Merkezi’ydi. Uzunca bir süredir orası kapalı, bu yüzden de her kesim için bu durum üzücü. AKM’nin yerini Tünel’deki Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi doldurmaya çalışıyor. Burada düzenlenen sergi ve konferansların izleyicisi de etkinliğin konusu ve konuğuna göre değişiyor. Yine ortak noktalar arasında sanat galerisi ve Beyoğlu sinemalarını da unutmamak gerekiyor. Farklı görüşlerden insanlar, yanında kimin oturduğunu bil(e)meden koltuklarda vizyondaki filmlerin keyfini çıkarıyor. Farklı kesimleri buluşturan festivalleri de ortak noktalar arasına dahil etmekte yarar var. Son yıllarda film ve müzik festivalleri başta olmak üzere yolu sanattan geçen herkes bu etkinliklerin ortak müşterisi…

Beyoğlu’nda ortak nokta’ deyince Taksim Gezi Pastanesi’nin ayrı bir yeri var. AKM’nin hemen yanındaki Gezi’de her kesimin yazarını, sanatçısını görmek mümkün.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir