Başarılı Modacı Rabia Yalçın İle Moda Eksenli Bir Söyleşi

Başarılı Modacı Rabia Yalçın İle Moda Eksenli Bir Söyleşi

Modacı Rabia Yalçın

Yaşam öyküsüyle ve hazırladığı tasarımların ruhuna sakladığı zarif imzasıyla, uluslararası platformlarda defalarca isminden söz ettiren Türk Modacı Rabia Yalçın ile moda ve kadın eksenli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Dünya’daki En Etkili 500 Müslüman“dan biri seçilen Rabia Yalçın, koleksiyonlarındaki farklı çizgisi ve entelektüel birikimiyle, genç tasarımcılar için oldukça kıymetli bir rol model. Bizleri, Fulya’daki modaevinde ağırlayan Rabia Hanım, kumaşların arasında kadın ruhuna en çok yakışacak tasarımları hazırlarken bulutlardan ilham alıyor. Bu yüzden, tasarımlarındaki zerafetin ve farklılığın sınırı yok.

Hümeyra Yabar: Çocukluğunuz çok becerikli, kendine yeten, maharetli kadınlar arasında geçmiş. O kadınların yaşamınızda bıraktığı itinalı dikiş izleri, kariyerinizi nasıl etkiledi?

Rabia Yalçın: Bir aile apartmanında büyüdüm. Etrafımdaki kadınların herbirinin en az bir konuda muazzam yetenekleri vardı. O kadınlarla büyümek, insanin yaradılışıyla beraber getirdiği güzelliklere olan inancımın temelini attı. Özellikle annemle beraber etrafımdaki kadınların bir çoğu uzanabildikleri herşeyi daha güzel yapmak için çalışıyorlardı. Bu benim hayata bakışımı şekillendirdi, sınırlı bir çevrede sınırlı etkileşimler içerisinde olan insanların neler yapabildiğini görmek; hayatı, şartlar ne olursa olsun daha güzeliyle değiştirebileceğimiz bir şey olarak algılamamı sağladı.

Rabia Yalçın Röportajı

Hümeyra Yabar: Başarılı bir Türk modacı olarak New York kapısını tıklattığınız dönemlerde, ‘Dünya’daki En Etkili 500 Müslüman‘ listesinde isminize yer verildi. Bizim için oldukça gurur verici olan bu gelişme, sizin için neler ifade ediyor?

Rabia Yalçın: Bir inanan için hayatta elde ettiği herhangi bir başarının yanında dininin zikredilmesinden daha güzel bir iltifat olamayacağını düşünüyorum. Kimliğimizin, isteklerimizin ve başarılarımızın üzerinde yer alan tek şey dinimiz veya bizim hayata bakışımızı belirleyen değerlerimiz. Bunun için Müslüman kelimesinin yanına gelen her iyi sıfat hangi Müslüman için olursa olsun, beni çok farklı bir şekilde mutlu ediyor.

Hümeyra Yabar:Tesettürün modası olmaz. Tesettürde değişmeyen moda örtünmedir. Tesettürlü hanım modaya uyabilir.” şeklinde bir söyleminiz var. Biraz açabilir miyiz bu konuyu? Tesettürlü hanımların yaşamında moda nasıl bir yer kaplar?

Rabia Yalçın: Aslında bu sorunuz moda kavramını nasıl anladığımıza bağlı olarak değişebilir. Tesettürün modası olmaz, diyorum çünkü tesettür inananlar için bir emri yerine getirmek. Bunun kuralları da kesin bir şekilde ortada. Zamana, modayı yöneten endüstriyel ve kapitalist süreçlere, coğrafyalara veya kimliklere göre değişmez. Tesettürlü biri mini etek moda olduğu zaman, mini etek giymez zira kurallar belirli. Yani bizler için kesin şablonlar var. Ama bunun dışında modayı bir estetik algısı olarak takip etmekten bahsediyorsak bunun içerisine kendi zevklerimiz ve beğenilerimiz girer. Tesettürlü hanımlar kendi modalarını, kendi belirler.

Rabia Yalçın Tasarım Ofisi

Hümeyra Yabar: Tasarımlarınıza istinaden, muhafazakar kadınlar veya muhafazakar olmayan kadınlar diye bir ayrım yapmadan sormak istiyorum; ülkemizdeki kadınlar, söz konusu yaşam ve giyim olduğunda mahalle baskısı ile nasıl baş edebilirler? Bu konuda kime nasıl sorumluluklar düşüyor?

Rabia Yalçın: Ülkemizde bazı toplumsal değerlerin zayıflığı, bazılarının ise çökmekte olduğu bir gerçek. Ben meseleye etikten ziyade cok daha işlevsel bir yerden bakmak istiyorum. Davranışlarımızın, eylemlerimizin bir karşılığı olmadığı takdirde bizi başkalarına karşı hiçbir şey koruyamaz. Mahalle baskısını bir kenara bırakalım, kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde eğer toplumumuzun adalet sistemi yapılan hatayı bedelsiz, takipsiz veya yeterli cezayı vermeden bırakıyorsa ki ülkemizde maalesef böyle, kendimizi herhangi bir şeyden korumamız tamamen rastlantılara bağlı kalır. Ama sanıyorum sizin bahsettiğiniz şey bir insanın kendi seçimlerini başkalarına karşı savunup, koruyabilmesi. Bunun için herkesten önce kişinin kendisine sorumluluk düşüyor. Çünkü kendimize ait olan hakları başkalarından alamayız. Onları ancak biz inanarak savunabiliriz. Siz giyim ve yaşam tarzınızın doğruluğundan eminseniz kendinize ikinci bir onay mercii aramamanız gerekir.

Hümeyra Yabar: Dindarlığı ‘estetik yoksunluğu’ olarak tanımlayan ve dayatan zihniyet, son zamanlardaki İslami sanatların, modanın, edebiyatın ayağa kalkışı karşısında nasıl bir tavır takındı? Gözlemleriniz nelerdir?

Rabia Yalçın: Yaftalamanın ve ötekileştirmenin doğurduğu fikirler üzerinde tartışmamak gerektiğine inanıyorum. Bir fikrin beslendiği kaynak çok önemli. Dindarlık dünya üzerindeki bütün dinlerde temelde daha iyi bir insan olmak anlamına gelir.

Dindarlığı estetik yoksunluğu olarak tanımlayan zihniyet bu cümle içerisinde yeterince cahil duruyor bence. Bu cehalet maalesef karşı tezlerle ve gerçeklerle giderilemiyor. Benim gözlemlediğim kadarıyla dindarlığı böyle algılayan insanların birçoğu bu gelişmeleri maddi ve siyasi ilerlemelerin tezahürü olarak görüp, yine kendi görmek istedikleri şeyi görüyorlar.

Rabia Yalçın Özel Röportaj

Hümeyra Yabar: Sosyal medya kullanımının artmasıyla, internette çok sayıda genç tasarımcının profiline ve işlerine rastlar olduk. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? ‘Moda, tasarım‘ kelimelerinin içi mi boşalıyor yoksa yeni yeteneklerin önü mü açılıyor?

Rabia Yalçın: Ben aslında bu paylaşımlara olumlu yaklaşıyorum. Bu özgür ve çeşitliliği arttıran bir alan yaratıyor. Ama şunu belirtmek isterim zevk sahibi olmakla, zevk yaratmak arasında küçümsenmeyecek bir fark var. İyi yemekten anlamanız, damak tadınızın gelişmiş olması sizi mutfak kültürüne yeni bir şeyler katan yetenekli bir aşçı yapar mı? İyi giyindiğini, güzel kombinasyonlar yaptığını düşünen insanlarin eğer yeni birşey yaratmaya dair bir yetenekleri yoksa modacı veya tasarımcı olma istekleri her şeyden önce kendileri için çok doğru bir yönlendirme değil. Hepimizin başkalarından çok daha iyi yapabildiği şeyler olmalı, iyi giyinmek ise kadınların zaten içgüdüsel olarak başarabildikleri bir şey.

Hümeyra Yabar: Genç bir tasarımcının dikkatinizi çekebilmesi için hangi vasıflara sahip olması gerekir?

Rabia Yalçın: Tasarımının uygulanabilir olması. Vasat bir ölçek gibi duruyor olabilir. Bir kıyafeti tasarlarken onun nasıl dikileceğini bilmiyorsanız tasarımınız onu dikecek olan kişi kadar ileriye gidebilir. Bütün sanatların bir matematiği var ve bütün iyi sanatkarlar bu matematiğe sadık olan demiyorum ama muhakkak vakıf olanlar. Uygulama kısmı tamamsa tasarım için tabi ki şaşırtıcılığı önemli. Çok çılgın uçarı şeylerden bahsetmiyorum sadeliğiyle bile sizi hayrete düşürebilen tasarımlardan bahsediyorum. Bir şeye güzel derken içimizde hissettiğimiz şaşkınlık ve mutluluğun kesiştiği o noktayı bulmalı.

Muhafazakar Moda Tasarımcısı Rabia Yalçın

Hümeyra Yabar:Bulutlar benim için hala resimdir. Bulutlarda görmediğim şey yoktur.”

İlhamınızı bulutlardan aldığınızı biliyoruz. Kadınları giydirirken ve tasarımlarınızı hazırlarken ilhamın yanı sıra, neleri ölçü alıyorsunuz?

Rabia Yalçın: Kadının karakteri benim için en önemli ölçülerden biri. Kadının kişiliğini bir tasarımla birleştirebildiğimde gerçekten tamamlanmış hissediyorum. Eğer tasarımım o kadının kişiliğini yansıtıyorsa bu kişinin duruşunu bütünüyle değiştiriyor. Bu duruş tasarımımı güçlendiriyor. İçinde kendiniz gibi hissetmediğiniz hiçbir kıyafet size yakışmaz. Aslında bu düşünce hayatın birçok alanında geçerli bence.

Hümeyra Yabar: Türkiye’deki tesettürlü hanımların giyim tarzında, sizi rahatsız eden detaylar ve görünce tam not verdiğiniz ayrıntılar nelerdir?

Rabia Yalçın: Beni en çok rahatsız eden şey bir önceki sorunun aksi gibi ifade edilebilir. Kıyafeti taşıyan kişi; kendini ve bedenini iyi tanıyıp ona göre giyinmediği her durumda, o estetik ışıltısını kaybediyor.

Tesettürlü hanımların kıyafetlerinde en çok beğendiğim şey sadeliğini koruyarak iddiali olabilmek. Bu da kalıbı güzel her kıyafetle mümkün, eğer bedeninize uygun iyi taşıdığınız bir kıyafetiniz varsa küçük bir yaka iğnesiyle bile iddiali olabilirsiniz.

Bir hayati detay da, renk seçimi. Tesettürlü hanımlar tüm bedenlerini kapattıkları için üzerlerindeki kıyafetlerin renk uyumlarına çok daha fazla dikkat etmek durumundalar. Birbiriyle geçişi zor renkleri tercih etmemek ve desenli kumaşları çok dikkatli seçerek kullanmak basit ama faydalı bir tavsiye olabilir.

Rabia Yalçın Showroom

Hümeyra Yabar: Tesettürlü hanımlar için üretilen şeylere baktığımızda, hangi mağazaya gitsek aynı şeyleri görüyoruz. Bu tek tiplilik içerisinde farklılaşmak ve özgünlüğü yakalamak için neler yapılabilir?

Rabia Yalçın: Kıyafetleri kişiselleştirmek çok önemli. Mağazadan aldığınız hazır bir kıyafetin sizin kişiliğinizi yansıtması için, sizi diğerlerinden ayıracak bir kombinde kullanabilirsiniz. Tasarımı farklı bir çanta veya aksesuarla kullanılacak standart bir trenchcoat diğerlerinden hemen ayrılacaktır. Aslında bu çok basit bir ilüzyon. Yaptığınız kombindeki stil farklılığı trenchcoatunuzu daha güzel gösterecek. Veya aynı trenchcoatın kemerini bambaşka bir kumaştan tercih etmek gibi basit ama farklı değişikliklerle çok daha şık ve diğerlerinden farklı görünebilirsiniz.

Hümeyra Yabar: Bu senenin moda trendleri için, tesettürlü hanımlara neler fısıldayabilirsiniz?

Rabia Yalçın: Bu sene örme kumaş ve deri çok ön planda. Renklerde gri ve bordo ağırlıklı. Tezatların buluşturulduğu bir sezondayız. Soğuk renklerle, sıcak renkler: sert kumaşlarla yumuşak kumaşlar iç içe.

Röportaj: Hümeyra Yabar

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir