Yılgın Kadınlar ve Çantaları

Yılgın Kadınlar ve Çantaları

Kadınların Üzerinde Toplumsal Baskılar

Epey can sıkıcı bir dönemden geçiyoruz ülke olarak bu konu için söyleyebileceğim tek şey konuşsam olmuyor sussam gönül razı değil sanırım. Aklımız ve kalbimiz gündemle bu kadar meşgulken başka bir konudan bahsetmek ne kadar zor olsa da… bir şekilde hayat devam ediyor.

Hayatı devam eden kısmından tutup bir baktım ben de çoğu zaman olduğu gibi yine bir resme bakıp ‘aslında bu, tam olarak bu işte!’ dedim. Türk kadınları olarak, Müslüman kadınlar olarak yahut en genel haliyle kadınlar olarak kafamız inşaat alanı gibi. Sahiden öyle.

İnsan olmanın doğal bir sonucu olarak farklı alanlarda çeşitli roller edinmek durumundayız bunu kabul ediyorum fakat kadınların ‘farklı roller taşımak’ konusunda işinin biraz daha zor olduğuna inanıyorum. Çünkü çok sayıda ve çok farklı rolü aynı anda taşımak ve en iyi şekilde yerine getirmek zorundalar. Daha önce bahsettiğim gibi çalışması istenen, teşvik edilen, bunun modern hayatın bir gereği olduğu söylenen kadınlar çalışmaya başladığı zaman ‘daha az kadın’ olmakla itham ediliyor. Yeni roller edinmek, bunu kişiliğinle çatışmadan kendine has bir şekilde içselleştirmek zaten zorken bir de her bir rolü birbirinden bağımsızca tek tek ve mükemmel bir şekilde yerine getirilmesinin beklenmesi büyük haksızlık. Bu konuda toplum sanki sadece onun dersini aldığımızı zannedip gene gündüz kendi dersine çalışmamızı isteyen hoca gibi. Halbuki öyle değil, rol edinmek varsa rol değişimi de var edinilen yeni rollerin eskilerle harmanlanıp şahsileşmiş, kişiye özelleşmiş, biricikleşmiş ve dönüşmüş olması da var.

Kadınların Üzerinde Toplumsal Baskılar

Daha açıklayıcı olması için şöyle söyleyebilirim; kadının edindiği her bir rolü bir müzik aleti olarak düşünürsek kadın bunu orkestra şefi gibi yönetip hepsinin toplamından güzel bir beste elde eder böylece her bir enstrümanı barındıran ama ne salt piyano ne yalnızca keman olan bir şey sunar ama hayatın piyano kısmına denk gelen kişiler yalnızca piyanoyu duymak istiyorum en güzel şekilde çalınan bir piyano duymak istiyorum diye tutturursa diğer kısım çellodan başkasına kulağım tıkalı derse bir diğeri ben sana davul çalma demiyorum hobi olarak yine çal ama burda çalma ben yalnızca gitar duymak istiyorum derse velhasıl orkestra nedir biz resital istiyoruz diye tuttururlarsa… söyleyeceğim şey; 45- 50 yaşından sonra neredeyse tüm kadınların bir şekilde anti-depresan/sakinleştirici vs kullanıyor olmasına şaşırmamalıyız.

Etrafıma baktığımda mesela benim için en uç örnek olarak aynı anda çalışan, öğrencilik yapan, anne olan ve bunların yanı sıra evin her türlü işinden yine bizzat sorumlu olan kadınlar tanıyorum saygı duyulup el üstünde tutulması gereken bu kadınlara poşetlerini taşımaya yardım ettiğimiz komşu teyze kadar yardım etmiyoruz sırtlarındaki yükleri kendimiz yüklenemeyiz ancak biraz destek olur biraz moral verebiliriz oysa toplumdaki bütün gözler kadınlar için hadi şunlardan birini düşürse de ‘kınasak’ diye üzerlerine çevrilmiş durumda.

Demem o ki çalıştığında erkeksileşmekle itham edilen, bir bebek dünyaya getirdiğinde ‘bakımsızlaştığı’ söylenip hor görülen kadınlardan aslında ısrarla beklenen ‘dişilik’ de kendinde yine temelde kendi bencilliğine dayanan sonsuzca bir şeyler isteme hakkı görmek de aynı sebebe dayanıyor belki de; fazla ataerkillik.

Hiçbir zaman aradığımız şeyi tek seferde bulamadığımız çantalarımız belki de kadınların kafasını en iyi yansıtan şeydi; dağınık, belki lazım olur diye taşıdığımız ama lazım olmayan onlarca şeyle dolu… ağır.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir