Sonbaharı Sevmek…

Sonbaharı Sevmek…

Sonbahar

Sonbaharda bütün hücrelerimle yenilendiğimi hissederim. Neşe kapıma gelmişse onu vücut evimin başköşesine, gönlüme buyur eder, ağırlamakta kusur etmeyeyim diye titizlenirim.

Sonbahar kuzey yarımkürede yaşayanlara eylül, ekim, kasım aylarında misafir olur. Bu mevsimin toplumsal belleğimize hüzünle kodlanmasına hep isyan ettim. Adını ben verseydim ona hazan değil neşe derdim. Tabiatın ölüyor görüntüsüne aldanmam çünkü. Aksine bütün hücrelerimle yenilendiğimi hissederim. Neşe kapıma gelmişse onu vücut evimin başköşesine, gönlüme buyur eder, ağırlamakta kusur etmeyeyim diye titizlenirim. Bu yıl ilk kez hüsnükabulümün nedenlerini düşündüm. On iki sebep çıktı ortaya:

1. Yaz tembelliğinden kurtarır. Yeni projeler, diziler, filmler, kitaplar, güzel bir başlangıç umudu sunar ve der ki çok yavaşlamıştın, canlan koş biraz. Aslında yeni yıl Eylül’le başlar.

2-Belirsizliği korkutucu olmaktan çıkarıp sevdirir. Bir gün yaz, bir gün kışa benzer. Aynı gün içinde bile sıcaklık bir iner bir çıkar. Hem hırka, hem sandalete yer açar… Bazen yağmurluğa, bazen güneş gözlüğüne… Der ki hayat da böyledir. Alışma ona, bağlanma. Geçer gider her şey. Göçün güzel ola…

3-Renk cümbüşü baş döndürür. Ah o kızıllar, kahveler, turuncular, sarılar, bejler… Ana renklere değil ara tonlara dikkat çeker. Orta yolun ihtişamını hatırlatır. Der ki ılımlı ol, fısıltı gürültüden evladır…

4-Teslimiyetin görkemi uçurur. Ağaçlar yaprakları dökülürken bağırmazlar. İsyanın değil boyun eğmenin şarkısını söylerler, sessiz ve derinden… Der ki kuruduğuma üzülme, bekle beni; altı ay sonra döneceğim, seni çiçeklerimle öpeceğim…

5-Bilgeliğin zirvesidir. Yapraklarını yitirmek, bitkiye eza değil armağandır. Ağaca zararlı maddeler yaprakta birikir. Kuruyup dökülmesi bunlardan kurtulması içindir. Der ki bize sen de yenilenmek istiyorsan at fazlalıklarını, hafifle biraz.

6-Ölüm korkusuna panzehirdir. Doğa yeşilini çıkarır ama son modaya uygun yeniden giyinir. Der ki korkma, can verirken de güzel olunur. Hem gelirken de çıplaktın, unuttun mu?

7-Kayıp sesler keşfedilir. Kurumuş yaprakların çıtırtısı mesela… Yollar konser salonudur, ayaklarının altında çalınır senfoni. Yağmur damlaları maestro… Der ki çamurdan hoşlanmayanlara, işte içindeki çamurla yüzleşme fırsatı…

8-Hayvanların varsa yayladan köye dönmenin, bağın varsa onu bozmanın sevinci. Yıl boyu yiyeceğin erzakı ambara koyarsın. Yoruldun artık tarlada çalışmayacaksın. Şehirliysen manav tezgahlarındaki değişimden tat almaya başla…

9-Sonbahar ömrün en rahat dönemine tekabül eder. Yaşlanıyorsun ama henüz dinçsin ve güzelsin. Hırsların geride kaldı. Arzunun ateşi artık yakmıyor. Önceliğin dinginlik oldu. Der ki hamd et, keyfini çıkar bu demin…

10-Duyguların coşar taşar. Sonbahar zorla şair yapar seni. Cebrine aşkla teslim olursun. Yazamasan bile bakışına, edana yapışır şiir. Hüzne meyyalsen de boşta kalmazsın, neşeyle dolansan da…

11-Günle gecenin devir teslim törenine katılırsın. Onlar kavga etmez aralarında, buyur sıra sende, biraz da sen öne çık derler birbirlerine. Sonra alır sazı eline gece ve der ki bize, hadi siz de çekilin içinize biraz. Işığın hası karanlıkta yanar; yeminle…

12-Üşüyenlere pastırma yazı vaadi. Ekim sonu kasım ortası, yılın en şahane günlerini yaşarsın. Sonrasında neşe valizini hazırlar. Gönlümdeki yerini kışa bırakacaktır. Hüzün, işte o zaman başlar…

Kaynak: Zaman

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir