Kürk Mantolu Madonna; Küçük İnsanların Büyük Aşkı

Kürk Mantolu Madonna; Küçük İnsanların Büyük Aşkı

Zeynep-Karaca-Yazıları

‘Her şeyi içinde boğmaya mecbur olmak diri diri mezara kapanmaktan başka nedir? Ah Maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?’

Sabahattin Ali’nin ilk bakışta ismiyle alaka celbeden romanı Kürk Mantolu Madonna, sevenine haksızlık etmek istemem ama, belki de sırf bu yüzden geçen birkaç yıl içinde epey popüler oldu. İnternette neredeyse paylaşılmadık sayfası kalmadı. Adeta Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ına yapıldığı gibi bir ‘Olric…’ vakası yaşandı. Fakat bazı şeyler o kadar kıymetli ki popüler olsa da sevenine sakince birazdan bu kalabalık gidecek ve biz yine baş başa kalacağız dedirtiyor. Popüler olandan fersah fersah kaçma isteği yerini sabıra bırakıyor. Sabahattin Ali ve Kürk Mantolu Madonna için de işte böyle oldu. Bekledik ve kalabalık bir miktar dağıldı.

Zeynep Karaca Yazıları

Bu yıl ise çok güzel bir şey oldu YKY, Kürk Mantolu Madonna’nın 70. Yaşına özel bir baskı hazırladı. Notos dergisi bu sayısını Sabahattin Ali’ye hasretti. Sabahattin Ali okumalarına destek vermek için edebiyat dünyasından kıymetli isimler bu sayıya yazılarıyla katkıda bulundu. Ben de insanlar içinde bir küçük insan olarak genelde Sabahattin Ali’yi özelde Kürk Mantolu Madonna’yı neden sevdiğimi anlatayım istedim.

‘Kaybedilen en değerli eşyanın, servetin, her türlü dünya nimetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlanışta insanın içini sızlatıyor.’

Edebiyatın klasik dönemiyle modern dönemi arasında sağlam bir köprü gibi duran Sabahattin Ali’yi seviyorum çünkü; hikayelerinde ve romanlarında sıradan insanları anlatıyor. Çünkü hepimiz hayatlarımızda ‘işin içinden çıkamadığımız’ zamanlar yaşıyoruz. Sabahattin Ali’nin karakterleri de öyle. İçimizdeki Şeytan, Kuyucaklı Yusuf yahut Kürk Mantolu Madonna ya da hikayelerin hangisini okursak okuyalım bu zor hayatları yaşayan insanların psikolojilerini de gelgitlerini de buluyoruz. Çünkü Sabahattin Ali okumak kendi kendimize arkamızı döndüğümüz zamanlarda görmekten duymaktan kaçtığımız şeylerle bir kitap sayfasında rastlamak ve sarsılmak gibi.

‘Hayatta en güvendiğim insana karşı bu kırgınlık, adeta bütün insanlara yayılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi’

Zeynep-Karaca-Yazıları

Sabahattin Ali okumayı seviyorum çünkü eserlerinde ‘kaybeden’e yer veriyor. Kaybedene hürmet gösteriyor. Sıradan insanların büyük şeyler yaşayabileceğini gösteriyor. Nitekim Kürk Mantolu Madonna’nın karakterlerinden Raif bey bir kahraman olmaktan öte anti-kahramandır; kimsenin dikkatini çekmeyen, varlığı ile yokluğu fark etmeyen, derinlerinde neler olduğuna bakmaya kimsenin tenezzül buyurmadığı bir adam. Maria Puder, sevilmemiş bir kadındır insanların ondan ‘inanmak kabiliyetini’ aldığı… fakat Maria Puder benim için Türk edebiyatının en unutulmayacak, en güçlü kadın karakterlerinden biridir.

Bu kadar sıradan ve silik, sevgisiz ve inançsız iki insanın yaşadığı derin aşk ise marazi, hayal kırıklıklarıyla dolu, hem karşılıklı hem umutsuz, hem ayrılmayacak şekilde bağlı hem uzaklarda ve yalnız. Bir aşk hikayesi ki saadete bu kadar yaklaşmışken dokunmak için tüm gücüyle uzanırken her şeyi yitirmek zorunda kalan iki insanın isyanını anlatıyor.

‘Bazı insanlar kanında trajediyle doğuyor’ diyordu Donnie Darko filmindeki kız. Öyle, bazı insanlar kaybedenler kulübüne üye olmuyor da doğar doğmaz kaybedenler kulübünün kapısına bırakılıyor sanki. Ben klişe de olsa cami avlusunun tercih edilmesinden yanayım 🙂

‘Kalbim ökseye tutulmuş bir kuş yüreği gibi hızla çarpıyordu. O beni mahzun zannediyordu. Halbuki değildim. Şimdi, gülemeyecek kadar mesudum ve saadetimi ciddiye alıyordum’

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir