Kardeşliğimizin Pekişmesi Gereken Bu Günlerde Nasıl Davranmalıyız?

Kardeşliğimizin Pekişmesi Gereken Bu Günlerde Nasıl Davranmalıyız?

Kardeşliğimizin Pekişmesi Gereken Bu Günlerde Nasıl Davranmalıyız

Birkaç kişi bir araya gelince “Ne olacak bu memleketin hali?” konulu sohbetlerin yaşandığı ve herkesin en az birkaç tane felaket senaryosuna sahip olduğu zamanlardan birini yaşıyoruz. Uzun zamandır yaşanmayan terör saldırıları, seçim belirsizliği ve ekonomik dalgalanmalardan dolayı ortalıkta bir endişe kara bulutu dolaşmaya başladı. Peki toplumun bir ferdi olarak bu durumdan en az etkilenmek için ne yapmalıyız?

Öncelikle bir insan, bir vatandaş olarak yaşanan ölümlere, şehit ailelerinin acısına şahit olup üzülmemek elde değil. Toplumla beraber yaşadığımıza göre toplumu etkileyen her konu yine hepimizi etkiliyor. Benim burada paylaşacağım ruhsal durumumuzu ve sakinliğimizi koruyarak en az şekilde etkilenmek olacak.

Kaos, insanın içinde başlar. İnsanın korkuları, endişeleri, suçluluk veya aidiyet duygularının dürtüsüyle insanda başlayan anksiyete/kaygı durumu kaosa kadar ilerleyebilir. Ve her gittiği ortamda, her konuştuğu kişiyle içindeki bu endişeleri paylaşıp kaosunu gittiği her yere götürür. Mümkün olduğu kadar, özel hayatımızda, ilişkilerimizde toplumsal olaylardan ve felaket senaryolarından bahsetmememiz gerekir. Konuşacak başka konularımız mutlaka vardır, onlara odaklanmalı ve rutin hayatımızın gereklerini yerine getirmeliyiz.

Kardeşliğimizin Pekişmesi Gereken Bu Günlerde Nasıl Davranmalıyız

En Tehlikeli Silah Sosyal Medya

İnsanların tek başına olduklarında asla düşünmeyecekleri ve yapmayacakları şeyleri, bir grup içinde yaptığı gözlemlenmiştir. Gruba ait bir düşünceyi daha önce düşünmezken o an benimser ve grup halinde yaptığı şeyleri o an sorgulamaz. Buna kitle psikolojisi de diyoruz.

Normalde hayatında hiç kavga etmemiş insanların, kitlesel eylemlerde linç girişimlerine hatta öldürmeye kadar gittiği bilinmektedir. Bu yüzden özellikle kriz zamanlarında kitlesel eylemlerin tehlikeli olduğu ve asıl krizin halk sokağa dökülmeye başladığında çıktığı malumdur.

Bir de şimdi kitlelerin iletişimini kolaylaştıran sosyal medya gibi bir unsur söz konusuyken kitleleri ikna etmek çok daha kolay.

Kardeşliğimizin Pekişmesi Gereken Bu Günlerde Nasıl Davranmalıyız

Peki sonradan pişman olacağımız şeyler yapmamak için nasıl davranmalıyız?

  • -Sosyal medyada her gördüğümüze inanmamakla ve her şeyi paylaşmamakla başlayabiliriz. Siyasi görüşünüz ne olursa olsun şunu bilin ki, sosyal medyada okuduğunuz çoğu şey yalan, gerçek değil.
  • -Sosyal medya hesaplarınızı kontrol ederken bunu aklınızdan çıkarmadan bakın. Çok sık kontrol etmeyin. Ve yazılanlara bakarken, okuduklarınızı yazan kişilerin de sizin gibi evinden, işinden yani oturduğu yerden şovalyelik yapan birileri olduğunu bilin.
  • -Sadece kendi siyasi görüşünüze yakın kişileri takip etmeyin. Karşıt görüşlü kişileri takip etmeniz, duyduklarınızı mihenke vurma şansı verir ve doğrusunu öğrenme ihtiyacı hissedersiniz. Böylece tembel bir inanç beslemeden, araştıran birey olursunuz.
  • -Böyle durumlarda herşeyin bu kadar kolay paylaşılabilir ve çabuk yayılabilir olmasının en tehlikeli yanı da bu tür şeylerin artık duyarsızlık oluşturmasıdır. O yüzden dramayytize edilmiş trajedi dolu paylaşımlardan uzak durmak gerekir. Çünkü bunlara fazla maruz kalmak, bir müddet sonra gerçek acılara karşı bizi duyarsızlaştıracaktır.
  • – Hayatınızın önceliklerini tekrar gözden geçirin. Yaşamınızın dairelerden oluştuğunu düşünün ve merkez daireden dıştaki en geniş daireye kadar isimlendirin.

Kardeşliğimizin Pekişmesi Gereken Bu Günlerde Nasıl Davranmalıyız

İlk başta hepimiz Allah’ın kulu olmamız sebebiyle; kulluk dairesi merkez dairedir. Daha sonra kendi özel/kişisel hayatımız (yeme,içme gibi) sonra ailemiz, işimiz/okulumuz, arkadaşlarımız, ülkemiz, dünya vs diyerek bu daireler genişler. En büyük görünen daire aslında bize en uzak dairedir. O yüzden büyük dairelerin meseleleriyle ilgilenirken küçük dairedeki ihtiyaçlarımızı ihmal etmemeliyiz. Sorumlusu olduğumuz hayat hala devam etmektedir. Herkes üstüne düşen hayatı, sorumlulukları en verimli şekilde yaşamak ve yerine getirmek zorundadır.

Evet zor zamanlardan geçiyoruz ve sıklıkla duyduğumuz gibi ‘ülke tımarhaneye benzemeye’ başlamış olabilir ama öyle bile olsa bu ülke hala bizim. Ve bunu koruyacak olan bizleriz. Bunu da asla öfkeyle ve körü körüne inandırıldığımız hiçbir şeyle yapamayız. Bunu ancak ruh sağlığı, akıl bütünlüğü, temiz ahlak, sağduyu ve kardeşlikle yapabiliriz. O yüzden daha bilinçli ve sağlıklı olmak adına gündemle mesafemizi koruyalım ve bol bol dua edelim.

Barışın ve huzurun ülkemizden rahmet bulutları gibi eksik olmadığı günler hayalimle…

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir