“Hafıza-i Beşer” Osmanlı’yı El Yazmaları Üzerinden Yeniden Okumak

“Hafıza-i Beşer” Osmanlı’yı El Yazmaları Üzerinden Yeniden Okumak

El Yazması Eserler

İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, 17 Ekim’den itibaren “Hafıza-i Beşer: Osmanlı Yazmalarından Hikayeler” başlıklı sergiye ev sahipliği yapacak. Ziyaretçileri enstitünün zengin el yazması koleksiyonundan bir seçkiyle metinler, objeler ve zamanlar arasında bir yolculuğa çıkaran sergi, el yazmaları üzerinden Osmanlı toplumunda çok dillilik, gündelik hayat, tıp, evren ve zamanın bilgisi, toplumsal cinsiyet ve cinselliğin izlerini sürerken, İstanbul’un tarihsel coğrafyasının yazmalar aracılığıyla nasıl yeniden yaratılabileceğini gösteriyor.

İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Latin alfabesine geçişten 90, imparatorluğun çöküşünden 100 ve matbaanın yaygınlaşmasından neredeyse 200 yıl sonra, Osmanlı dünyasından bugüne kalabilmiş el yazmalarının hikayesini “Hafıza-i Beşer: Osmanlı Yazmalarından Hikayeler” başlıklı sergiyle yeniden gündeme taşıyor.

19. yüzyılda matbaanın yaygınlaşmasıyla yavaş yavaş etkisini kaybeden ve 20. yüzyılda geniş kitleler için bir bilgi, hikaye ya da maneviyat kaynağı olmaktan çıkıp, koleksiyonerlerin ilgi alanına giren Osmanlı el yazması kültürü, kolektif bir okur-yazarlık dünyasında şekil değiştirmeye başlamıştı. Metinler, nüshaları çoğaltanların ve okurların elinde değişiyor, bu değişikliklerin fiziki izleri kağıdın üstünde takip edilebiliyor, okur ve yazarlar metin aralarında ve kenarlarında diyaloğa giriyordu. Yazmak kadar okumak da kolektif bir eylemdi, bir yanda kahvehane ve kıraathanelerde popüler hikayeleri yüksek sesle okuyanlar, diğer yanda önceki okurların notlarına cevap veren başka okurlar vardı.

El Yazması Kitap

“Hafıza-i Beşer: Osmanlı Yazmalarından Hikayeler” sergisi işte bu kolektif kültürün izini sürüyor: Van Kalesi’ni beklerken yazma kopyalamaya fırsat bulan muhafız İbrahim Ağa’yı, divanı elden ele gezmiş Zübeyde Hanım’ı, kendi yazmasını düzelten Fransa Sefiri Yirmi Sekiz Çelebi Mehmed Efendiyi, esere “yazan yanlış yazmış” diye müdahale eden Kilisli Rıfat’ı, yazdıkları ayıplanmış, yasaklanmış ama kulaktan kulağa anlatılmış Enderunlu Fazıl’ı, yazmayı koruması için yazılmış “Ya Kebikeç” duasını, bunu umursamadan karnını doyurmuş kağıt kurdunu ve yüzlerce meşhur ya da isimsiz yazarı ve okuru bir araya getirerek el yazmalarının çok katmanlı dünyasını daha iyi anlamamızı sağlıyor.

İnsanlığın el yazmalarında maddeleşmiş, ilahi ve dünyevi, çok dilli ve dinli, eşsiz ve sıradan, bazen çok yabancı bazen de tanıdık, parçalı, noksan ama her zaman ilham verici hafızasının kapılarını aralayan “Hafıza-i Beşer: Osmanlı Yazmalarından Hikayeler” sergisi, 17 Ekim 2019 – 25 Nisan 2020 tarihleri arasında İstanbul Araştırmaları Enstitüsünde ziyaret edilebilir.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir