Geleceğe Mektuplar…

Geleceğe Mektuplar…

Ayşegül-Aldemir-Yazıları

( Tuğalp’e İthaf Olunur )

Sabah ezanının huzura kavuşturan sesiyle uyanır bayram günleri , uyanır kainat… Bir sedirin üzerinde babamla , ağabeyimin bayram namazına gidişlerini izlerim , henüz daha çok küçüğüm ve tam karşımızda cami… İnsanlar gelir en güzel kıyafetleriyle ; bayramlaşanlar , namaza yetişmek için koşuşturanlar ve camiye sığmayan cemaatin avluya taşan kalabalığını izler gözlerim . Aslında tüm bu takip o bir tek an içindir , teşrik tekbirlerinin hep bir ağızdan söylendiği o kutsal an için… O bebek suretin , o bebek gözlerin bunları ne denli hisseder bilinmez fakat büyüdüğünde bir pencerenin camından , bir bayram sabahına bakarken belki de aynı şeyleri hissedeceğiz seninle…

Ayşegül Aldemir Yazıları

Zaman , insanların ve yeryüzünün çehresini değiştirirken , değişmeyen duygular da vardır şüphesiz ! Her zamanın taşıdığı eksikler ve fazlalıklar da vardır muhakkak . Bu nedenle tuhaf bir özlem vardır her çağın insanında … Bilmediğimiz fakat eksikliğine emin olduğumuz bir hisse duyulan özlem ve beraberinde bugüne ait fazlalıkların getirdiği bir sitem … Sen büyüdüğünde de aynı özlem ve sitemle dolacak kalbin . Sonra pencerenin önünden kalkıp bayram sofrasına geçeceksin benim gibi . Bayram sabahlarının en keyifli anlarından biri … Her gün yapılan kahvaltılardan daha şen ve daha neşeli … Bayram sofrasında , her gün birarada kahvaltıda bulunamayan herkesi göreceksin . Kalabalık olur bayram sofraları , büyüdüğünde anlayacaksın , tabi kuşak farkı bu tabloyu başka bir renge boyamazsa…

Ayşegül Aldemir Yazıları

Sofradan kalkınca ablamla sofrayı toplama telaşımız başlardı küçükken . Ve ardından geceden ütülenip gardroba özenle asılmış bayram kıyafetlerini giyme telaşı . Küçükken gözüne uyku girmez insanın , hele bir sabah olsa dersin . Sen bile şimdiden bayram kıyafetlerini sana gösterdiğimizde o minik kalbinle mutlu gülüşler saçıyorsun etrafa . Büyüdüğünde bu kadar önemli olmuyor bayramlık esvaplar belki ama yine de özen göster olur mu ?

Büyükler misafir odasında , küçükler bayramlıklarının içinde ve istikamet tam yol el öpme faslına … Sen dedeni tanıyorsun ama ben hiç görmedim , fotoğrafı bile yok … Derviş Mehmed derlermiş adına bir de eski yazı yani Osmanlıca bir nüfus cüzdanı ondan kalan geriye … Ama diyeceğim o ki el öpmeye önce büyüklerden başla ! Bizim için babamla başlar el öpme faslı ve ardından bayram harçlıkları . Babam … evimizin direği , bu ocağın ateşi babam … Ardından annemin elini öpüp , alnıma götürürüm . El öpmenin adabıdır bu . Tokalaşma değil ya da Batılı erkeklerin nezaket gösterisi olarak yaptıkları bir kadının elini öpmek de değil , önce eli öpeceksin ve sonra alnına götüreceksin bu önemli . Ama neyse ki sen kolay öğrenen bir çocuksun , şimdiden iftihara layık bir el öpme tarzın olduğunu söylemem gerek . Annenin , kalbine dokunan o merhametli yüreğini göreceksin elini öperken … Saçını süpürge eden , baklavanın şerbetini döken , ıspanaklı böreği dillere destan annemin o yüce kalbini görürüm ben de . Ve ablalar , abiler ile bu fasıl devam eder…

Ayşegül Aldemir Yazıları

Bayram harçlıkları , şekerler , baklavalar , cevizli lokumlar bunlar bizim bayramlarımızın klasiği . Çocukken benim için , büyüklerden gelen harçlıkların , ütülenmiş paraların , merkez bankasından yeni çıkmış kadar parlak madeni paraların anlamı şeker , çikolata , kağıt helva ya da kumbaraya nakit akışı anlamına gelirdi . Sen elimizi öptüğünde sana verdiğimiz paraların biliyorum ki senin için hiçbir anlamı yok , o yüzden kırıştırarak cebine koyabilecek kadar masumsun . Hep böyle ol , paraya tamah edenlerden olma ! Para için kalp kıranlardan olma!

Sadece bayramlarda değil , akla düştükçe ziyaret etmek lazım bulur kabirde uyuyan , üzerine toprak örtülen ya da üzerini toprakla bizzat kendi ellerimizle örttüğümüz fanileri … İhlaslar , Fatihalar , Yasin-i Şerifler , Tebarekeler ve Mülk Sureleri … hepsi kabirde mahşere uyanacak olan faniler için okunur . Sen de oku ! Kabirleri genişleten , toprakları nur eden , fanileri nur üstüne yatıran bir şifadır okudukların…

Ayşegül Aldemir Yazıları

Bayramlar güzeldir a çocuk , bayramların tadını sakın unutma ! Belki şu an bizler eski bayramların tadında olamasak da yine de o tadı korumaya çalışmak bile , o tadı geri getirmek için bir mücadele sayılabilir … Sen de mücadele et ! Bir işin olacak ileride , meşguliyetlerin , yorgunlukların … Ama yine de bayramı bayram gibi yaşamak lazım ! Sen de yaşa ve yaşat ! Modern hayatın hızına yenik düşmesin ruhun … Mesela bayram denildiğinde aklına sadece tatil olduğu gelmesin … Dostlarının bayramını kutlamak için bir mesaj yeterli olmasın , ara onları , sevdiklerinin ve yanında olmasını istediklerinin sesini duy . Sevdiklerin olsun yanında ve koru onları . Görünmeyen kanatların olsun ama kalplerde hissedilen şefkatli kanatlar … Tadını çıkar bayramların . Bazı duyguların coşkusu sadece çocukluğa mahsus gibi görünse de aslında büyüyünce de pek değişmiyor bazı şeyler … Sadece o coşkular biraz daha dinginleşiyor , ağırlaşıyorsun , bir çocuğun özgürlüğünü yaşayamıyorsun … Elbette ki büyüdüğünde , çocuklukta olduğu gibi aynı heyecan dolmayacak kalbine ama yine de bayram yüz kaslarını gevşetip , yüzünü gülümsetiyorsa hala , bu bile onu özel kılmaya değer!

Bayramda evlerin kapıları kilit tutmaz , bunu da zamanla öğreneceksin . Açıktır o kapılar herkese . El öpmeye gelen çocuklar , akrabalar , komşular ile dolup taşacak evler … İkramlar , demlik demlik çaylar , kahve kokuları karışacak sohbetlere . Ve bugün bile hala kalbiyle yürüyen , kalbiyle düşünen iyi insanların olduğuna dair bir umudun olacak , bunu sakın küçümseme…

Ayşegül-Aldemir-Yazıları

Ve bayram bitecek yine , bir akşam o sedirin üzerinde , o pencerenin önünde … Uzaktakiler evlerine gitmek için yola çıkacaklar . Bir ‘‘ Haydi Allah’a ısmarladık … ’’ temennisinin ardından , ‘‘ Yolunuz açık olsun , Allah’a emanet olun … ’’ temennileri gelecek . Eller sallanacak , yine gelsinler diye arkalarından sular dökülecek ve şehre o an bir yağmur yağacak … O şen kahvaltılar yalnızlaşacak … Ertesi gün mesailer başlayacak . Bayramda o denli koşturup hiç yorulmayan bedenler , bir sonraki günün düşüncesiyle bile bitap düşecek … Belki de iklim bile değişecek … Elinden gelen her şeyi yapan insanların huzuru dolacak içine , şehrin siluetine bakarken … Ve bir şiir dudaklarında;

“Can bula cananını
Bayram o bayram ola
Kul bula sultanını
Bayram o bayram ola
Hüzn-ü keder def ola
Dilde hicap ref ola
Cümle günah affola
Bayram o bayram ola ’’

Ayşegül-Aldemir-Yazıları

Kendimden önceki bayramları bir masal gibi dinledim . O bayramlara imrendim … O bayramları ta yüreğimde hissettim . Dünden bugüne taşıdıklarımsa sana anlattıklarımdan ibaret … Yarını bilmiyorum a çocuk . Ömrüm vefa eder mi bilinmez ama gelecekteki bayramlar da güzel olsun . Bayram harçlığının yanında bu mektubu da koyuyorum cebine . Harçlıkları buruşturup atsan da bu mektubu atma … Arada sırada aç oku , büyüdüğünde de sakla onu . Kilidi kör sandıklarda değil , kalbinin en açık yerinde … Ve büyüdüğünde sen de bir mektup yaz geleceğe…

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir