Deniz Fenerlerinin Kalbimizdeki Öyküsü

Deniz Fenerlerinin Kalbimizdeki Öyküsü

Deniz Fenerleri

Karanlığın hükmünde doğan gece, yerleri ve gökleri siyaha boyarken, göz gözü görmüyor diye, ışığı bulmuştur insan; ateşi, kandili, ampulü hatta… Gündüzün ışığından daha aydınlık bir ampul icat edilmiş midir acaba? Hiçbir teknoloji yetişemez güneşin aydınlığına ve sıcaklığına. Ama güneş gitti mi, geceden daha karanlık bir şey var mıdır ?

Peki ya denizler? İnsanın karada yürüdüğü adımlar zamanla denizlere ulaşır. Bir balık olmaz bizden belki ama balıklar gibi denizlerin tadını çıkarabilecek bir yol buluruz nasılsa. Sal, kayık, sandalla başlayan denizlerdeki yolculuğumuz kadırgalarla, büyük büyük gemilerle devam eder. Suların engin maviliğinde birer süs gibi geçer gemiler, kadırgalar, Barbaroslar, Piri Reisler, şilepler… Gece oldu mu, deniz, karadan daha karanlık olur. Denizleri aydınlatmak ve gemilere yol göstermek için bir kandil ama çok büyük bir kandil gereklidir. Ve herkesin aklına aynı şey gelir; denizin kıyısına, denizi aydınlatacak büyük kandiller yapmak! Bu büyük kandillere isim de bulurlar: Deniz fenerleri…

Kız Kulesi

Tarihten Bu Yana Deniz Fenerleri

Dünyanın en eski deniz fenerinin Çanakkale’de olduğu bilinmektedir. İstanbul, Üsküdar’daki deniz fenerinin ise MÖ.2. yüzyıla ait olduğu söylenmektedir. Antik Çağ’ın en ihtişamlı eserlerinden biri olan ve dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen İskenderiye Feneri, MÖ.280 yılında Pharos adası üzerine inşa edilmiştir. İskenderiye Feneri’nin 135 metrelik şanı, bugüne değin aşılamamıştır. Kimbilir, İskenderiye Feneri 1400’lü yıllarda bir depremle yıkılmış olsa da, ışığı hala gemilere yol veriyordur belki de…

Dünyanın en eski deniz fenerlerinden biri daha İtalya Messina’da bulunmaktadır. İmparator Caligula tarafından yaptırılan Boulogne Feneri 17. yüzyıla kadar kullanılmıştır. İspanya’da, Herkül Sütunu adıyla bilinen fenerler de oldukça dikkat çekicidir. Rodos Limanı girişinde bulunan ve Güneş Tanrısı Helios adına yapılan bronz heykel, aslında bir fener olarak inşa edilmemiş olsa da, elinde tuttuğu ateşin limana giren gemilere yol gösterdiği varsayıldığı için, dünyanın en eski fenerlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Aynı zamanda Helios heykeli, New York’taki Hürriyet Abidesi’ni yapan Fransız heykeltraş Auguste Barthordi’ye ilham olmuştur. 1611 yılında Fransa’da inşa edilen Cordouan Feneri, kayalıklar üzerine inşa edilen ilk deniz feneridir. Amerika kıtasındaki ilk fener ise Boston limanı girişindeki Little Brewster adası üzerine, 1716 yılında inşa edilmiştir.

Türkiye’de 370 tane deniz feneri olduğu bilinmektedir ve en yüksek fener 30 metre yüksekliği ile Rumeli Feneri’dir. 1755 yılında inşa edilen ilk fener Ahırkapı deniz feneri olmuştur. Fenerin bakımını Bostancı Ocağı neferleri üstlenmiş, yağı ise Topkapı Sarayı’ndan getirtilmiştir. I.Abdülhamit döneminde, fenerin idaresi gedik usulüne bağlanarak babadan oğula geçmiş ve bu sistem günümüzde de devam etmiştir.

Deniz Feneri

İçimizdeki Deniz Feneri

Şanslıyım ki, deniz fenerlerinin olduğu bir sahilde büyüdüm. Ve ilk çizdiğim resim bir deniz fenerinin resmi oldu. Deniz fenerlerinin insanı rahatlatan ve büyüten o sakinliğini küçük yaşlarda fark etmiş olmalıydım ki, saatlerce fenere bakar, etrafındaki kayaları sayar, ışığı yanmıyorsa biraz hayıflanırdım. Deniz fenerlerinde, insanı anlatan bir hikaye vardı, olmalıydı. Büyüdükçe anladım. Evet bir hikaye vardı ve bu hikaye hayatın hoyratlığına ışık tutan kalbimizin fenerlerinde saklıydı.

Denizleri aydınlatmak, insanın içindeki kandil ateşini tutuşturmaktan daha kolaydı zannımca. İnsanın yüreğine karanlık çökünce, bazen binlerce kandil yansa da aydınlatmıyor ruhların gecesini. Oysaki her bir insanın içinde bir deniz feneri var. İçimizde yanan ve ruhumuzu ışıldatan kandiller var. Bazen o kadar karanlık oluyor ki gece, ne deniz feneri ne de kandiller işe yaramıyor. İnsan, karanlıkta el yordamıyla yolunu bulmaya çalışıyor. Belki karanlıkta düşüyor, tökezliyor bazen de karanlığa uyum sağlıyor ve görmeye başlıyor. Deniz fenerlerinin hikayesi de işte burada başlıyor.

Yaşam, hiçbir zaman dümdüz bir çizgide ileriye doğru yol almak değil. İnişler, çıkışlar, hüzünler, mutluluklar ve de kederler, insan olduğumuzu kanıtlarcasına gün be gün ruhumuza ekleniyor. Ancak çok karanlık olduğunda, içinizdeki deniz fenerinin kandil ateşini yakın ve ruhunuzu aydınlatın. Kalbinizi, karanlık köşelerde bir başına keder içinde tutmaktansa, ışığı yakın ve öyle yürüyün. Emin olun, kendi ışığınızda, karanlıkta olduğundan daha fazla şey göreceksiniz.

Mutsuzluğun Sebepleri

Karanlığa Saklanan İnsanlar

Mesleki olarak, karanlığa saklanmış insanlara sık rastlıyorum. İnsanlar yaşamda sıkıntılarla, problemlerle karşılaştıkça karanlığı bir liman belliyorlar. Karanlığın, her acıyı örttüğünü düşünüyorlar. Bu büyük bir yanılgı. Karanlık, hiçbir şeyi örtmüyor ve karanlık, sizi yaşamın gerçeklerinden de saklamıyor ya da siz görmediğiniz için var olan bir şey yok olmuyor. Hasılı, karanlık sizi sadece hırpalıyor. Karanlık, kimse için bir liman değildir. Gerçek limana ulaşmak istiyorsanız ruhunuzu karanlıktan çıkarın.

Işıksız, aysız, karanlık bir gecede yol almaya çalışan bir gemi düşünün. Deniz fenerleri olmasaydı, gemiler uzak yollara güvenle varabilir miydi ? İnsan için de böyledir. Yaşamın yollarında ilerlerken, neden karanlık yollarda, karanlık adımlar ve kapkaranlık düşüncelerle yürüyesiniz ki ? Kendinizi hırpalamaktan vazgeçin. Saklandığınız karanlığı bertaraf edin. Acıların üzerini örtmek yerine, sizi üzen her şeyi konuşun, danışın ve ruhunuzu aydınlatın. Ruhunuzun karanlık gecesine gündüz olsun kandiliniz.

Deniz Feneri

Mutluluğun Reçetesi Olsa…

Mutluluğun formülleri yok, reçetesi yok. Kimsenin hayatı kimseye benzemiyor. Ve herkesin kalbindeki fenerin ışığı farklı. O yüzden her insana, aynı şekilde biçilmiş mutluluk kaftanları giydirmek mümkün değil. İnsanlar çözüme; kendi yaşamını, kendi zorluklarını, kendi imkanlarını, kalbindeki ışığı bilerek ulaşacaklar. O ışık size kuvvet olacak, sizi ayağa kaldıracak, yürüdüğünüz yollardaki çalılıkları, taşları, tümsekleri gösterecek size. Her şeyden önce, üzülmekle zaman harcamak yerine, size ayağa kalkmanız için cesaret verecek. Ne tarafa gideceğinizi bilemediğinizde yolunuza pusula olacak. Hayatı olduğu gibi kabul etmeyi öğretecek.

İçimizdeki kandil, ruhumuzun maddeden değil, manadan yapıldığını anlatır bize. O yüzden önce içindeki deniz fenerini bulun, sonra onun öyküsünü dinleyin ve ışığını yakın karanlık gecelerde. Zor zamanlarda, gece her zamankinden daha karanlık olduğunda, kalbinizin kıyısına inşa edilmiş deniz fenerinin ışığı size de yol göstersin. Aysız geceler kalbinizi korkutmasın artık. Hayatın zorlukları sizi caydırmasın. Kalbinizin ışığıyla yürüyün. Işığın yakıtı da inancınız olsun…

Psikolojik Danışmanlık & Aile Danışmanlığı üzerine ayrıntılı bilgi almak için:
Telefon: 0 533 692 3411
www.cozumpsikoloji.com

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir